Klasik Dinamik Teknikten Sapmadan Kaynaklanan Sorunlar

Candace ORCUTT, Ph.D.

Bu durumun gerekli kıldığı teknik değişiklikler, terapistin rolüne ve terapötik tarafsızlığa ilişkin sorular ortaya koyar ve hastanın ihtiyaçlarını doğru zamanda karşılamada yararlı olan beceri, karara varma gücü ve esneklikle ilgilidir.

Başlangıçtaki kişilik çalışması için terapist, terapötik tarafsızlık konumuyla hastayı aktarımsal eyleme vurum çarpıtmalarıyla yüzleştirerek aktif olmak zorundadır. Derinlemesine çalışma aşamasında hasta daha fazla hissetme ve içgörü sorumluluğu kazandığı için, müdahalelerini büyük ölçüde aktarım çarpıtmalarını bilinçli farkındalık düzeyine yükseltme yorumlarıyla kapsayan terapist, daha az aktif bir konum alır.

Derinlemesine çalışmada, aksi bir şekilde hastanın aktarımsal tepkilerini vurgulayan sağlam zemini sağlayan şey, terapistin tarafsız ve yönlendirici olmayan tutumudur. Bununla beraber, kişilik bozukluklarının terapisinde, hastanın eski ve uyumsuz savunmalara gerilemesini çözmesinde hastaya yardım etmek adına ara sıra (özellikle terk depresyonu ortaya çıktığında) aktif ve egoya yönelik müdahalelere dönmek olağandır. Hastanın bu teknik değişikliği yapıcı bir şekilde yönetmesini sağlayan şey içsel dinamik bir yapının oluşturulmasıdır. Masterson’ın (1976) tanımladığı gibi:

“Terapistin sağlıklı egosu ve hastanın gerçeklik egosu arasında gelişmekte olan ittifak içe-atım yoluyla, yeni bir nesne ilişkileri birimiyle meydana gelir: terapist, ayrılma-bireyleşmeyi onaylayan pozitif (libidinal) nesne ilişkileri  +  yetenekli ve gelişen bir kişi olarak kendilik temsili  +  gerileme davranışından ziyade yapıcı bir şekilde üstesinden gelme çalışması sonucunda ortaya çıkan “iyi” bir duygu (duygulanım) olarak” (sf.64).

Olgunlaşan nesne ilişkilerinin içselleştirilmesiyle beraber, egonun ve terapötik ittifakın güçlendirilmesinin de bölünmüş olaylarla çalışmada hipnotik tekniğe girişte önemli bir koşul olduğunu zannediyorum. Travma sonrası stres rahtsızlığının münferit bir örneği oldukça olgun bir ruha sahip bir yetişkinde ortaya çıktığında, iyi ve sağlam ego gücü ve nesne ilişkili bütünlük, hipnotik çalışma için yeterli bir temel sağlayabilir; aslında, aktarım meselesi de küçük bir mesele olabilir. Ancak “unutulmuş” travma gelişimsel yıllarda meydana geldiğinde, ilk önce ele alınması gereken sekteye uğramış gelişim sorunlarıdır, böylece hasara uğramış kendiliğin hayatta kalabilmesi için kendilik, bir zamanlar “unutulmak” zorunda olan şeyi “hatırlama” kapasitesiyle donatılır. Belki de hala önemini koruyan aktarım ve karşı aktarım sorunları yeterli derecede anlaşılmak ve çözümlenmek zorundadır ki hipnotik teknikler anti-terapötik fantezilere katkıda bulunmasın.

Terapötik olarak çözülen bir vakada hastanın gerçek kendiliği daha da güçlenmiş olduğu için, gerçek kendiliğin ortaya çıkmasına cevaben ve bunu kolaylaştırmak için çeşitli teknikleri kullanma ihtiyacı gerekebilir.

İdeal olarak görünen o ki unutulmuş travma ya da Travma Sonrası Stres Bozukluğu ile çalışmaya, yalnızca yüksek düzeyde bireylerarası farklılaşma ve gerçek kendilik algısına ulaşmış hastalarda başvurulmalıdır. Ne yazık ki, genellikle sahip oldukları travmatik tepkiler, bu tepkileri etkili bir şekilde kapsama kapasitelerini aşan hastalarla karşılaşmaktayız.

İlaç tedavisi ve hipnoz kullanımı arasında bir karşılaştırma yapmak yararlı olabilir. Hipnozun anestetik olarak kullanımı oldukça kabul gören medikal bir işlemdir, özellikle diş hekimliği uygulamasında ve kronik ağrıların dindirilmesinde yaygın bir şekilde kullanılır. Bu örneklerde ilaç tedavisi kadar hipnotik teknikler de kullanılmaktadır. Esasen, bazen beynin kendi kendini tedavi etme becerilerini harekete geçiren bir yöntem olarak da anlaşılır (örneğin endorfin üretimi).

Hipnotik tekniklerin dinamik psikoterapi sürecine dahil olması da ilaç uygulamasının uyandırdığı sorulara benzer sorular ortaya atmaktadır.

Hipnozun anestezik  kapsama tekniği olarak kullanımı da akıl sağlığı alanında, özellikle fobiler ve diğer anksiyete durumlarında kabul görmektedir. Buna ek olarak, dissosiyatif bariyerleri güçlendiren hipnotik tekniklerin yanı sıra özgüveni destekleyen ego geliştirici hipnotik teknikler de kullanılmaya başlanmıştır.

Uyuşturmak, duyarsızlaştırmak ve kapsamak için hipnoz kullanımı ilaç tedavisinin ulaştığı kabul düzeyine ulaşmamış olabilir ancak dinamik psikoterapi ile beraber hipnozun bir açılma tekniği olarak kullanımıyla karşılaştırıldığında nispeten tartışmaya yer bırakmayacak niteliktedir.

Araştırma niteliğinde, deneysel bir teknik olarak hipnoz ince elenip sık dokunmakta, dikkatle incelenmekte ve sorgulanmaktadır. Burada sunulan vaka, erken travmatik yaşantısını ayrıştırmış olan bir hastaya hipnotik çalışmanın sağlayacağı faydaya ilişkin anekdot tarzında bir örnektir. Ayrıca bu vaka belleğin doğası (her zaman bir ölçüde yeniden yapılandırılan öyküsel bir fenomen) zerine düşünen klinisyen için sorular ortaya koymaktadır.

Bu sunum, gerçek kendiliğinin ortaya çıkışını engellememek için seçici bir şekilde hipnozla çalışabilme gücünü sahip olan azimli bir kadını anlatmaktadır. Onun bu çabasının temelinde, Masterson Yaklaşımı ile dikkatli bir şekilde peşini bırakmadığı kişilik çalışması ve derinlemesine çalışma yatmaktadır.

Hipnozu, hiçbir şekilde, savunmasız ve yaralı kendiliği gün yüze çıkartmanın kestirme bir yolu olarak görmüyorum. Bununla birlikte, hipnoz, kapsama, gözlemleme, yönetme ve bütünleştirme kapasitelerini güçlendirme sürecine girmiş gerçek kendiliğin ortaya çıkmasını destekleyici bir yöntem olabilir.

Devamı için tıklayınız

There are no comments yet.

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked (*).

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>