Karşı Aktarım ve Yansıtmalı Özdeşim I: Genel Bakış
Karşı aktarım tam olarak terapistin kendi ebeveyniyle olan önceki çözümlenmemiş ilişkilerinden gelen duyguların hastaya yansıtılması olarak tanımlanabilir. Burada sadece bu tanımı karşılamak için değil de daha geniş bir anlamda, aynı zamanda terapistin terapötik açıdan nötr bir çerçeve oluşturma becerisini engelleyecek tüm duygular da bu kapsam dâhilinde kullanılmıştır.
Nötr bir çerçeve neden bu denli önemlidir? 4. bölümde, hastanın aktarımla eyleme vurulan yansıtmalarının tanımlanması, ölçülmesi ve çözümlenmesi bakımından temel çerçeveyi sağlayan terapötik nötralitenin önemine değinmiştim. Bu çerçeveyle ilgili faktörlerin idaresindeki zayıflık tedavide sıklıkla terapötik çerçevenin yapısında deliklere ve sızmalara yol açar, bunlar da sonrasında örtülü ve geriletici aktarım eyleme vurmalarını ve direnci kolaylaştırır. Bu aktarım eyleme vurmaları düzenli bir biçimde tekrarlayan bir çerçeve olarak kalıplaşır ve güçlü bir dirence neden olur. Bir kez kendisinin terapötik objektif duruşunu dirence uyum göstermek için değiştirdiğinde, terapist en güçlü aracını kaybetmiş olur.
Sıklıkla hastanın ısrarcı, adanmış, ustalıklı ve sinsi girişimleri bu tip gayretlerle ve bir gerçeklik boyutunun da eklenmesiyle hızlandırılır, böylece terapist hastaya insani bir yaklaşım göstermeyle terapötik nesnellik arasında bir yerde sıkışıp kalır. Bu şekilde düşünmeye başlayan bir terapist karşı aktarıma zaten yakalanmış durumdadır.
Her iki taraftan da gelebilecek hastanın aktarımla eyleme vurulan yansıtmaları ve terapistin karşı aktarımı gibi baskılarda tedavinin bütünlüğünü sürdürmek için bu terapötik nötrlük taşıyan çerçevenin korunmasının ne denli hayat kurtarıcı olduğunu asla tam olarak vurgulamam mümkün değil.
Gizli narsisistik kendilik bozukluğunun tedavisinde karşı aktarımın neden bu denli önemli bir mesele haline geldiğini şimdi detaylı olarak inceleyelim.
James. F. MASTERSON