Terapist nasıl yüzleştirir?
Not: Aşağıdaki metin J. F. Masterson’ın Yüzleştirme Sanatı Kitabından Tercüme edilmiştir.
Tercüme:Psikoterapi Enstitüsü Çalışanları
Terapist “nasıl” sorusunu yöneltirken, yüzleştirmenin temelde terapötik tarafsızlığın bir teknik kolu olduğunu unutmamak zorundadır. Borderline hastalar ile çalışırken, “terapötik tarafsızlık” terapistin boş ekran olduğu ve ya açık ve kesin terapötik referans çerçevesi olmaksızın terapi yapması anlamına gelmez.
Gerçekte, borderline hastalar ile çalışan terapist, hastanın duyguları tanımlamasından ve taşınılmasından, seans sırasında bunları sözle ifade etmekten, uyumlu ve gerçekçi davranışlar içerisinde olmaktan sorumlu olduğuna mutlaka inanmalı ve bu inancı aktarmalıdır. Hasta bunları yapmakta başarısız olursa, terapist mutlaka yüzleştirme ile karşılık vermelidir. Yüzleştirme esnasında terapistin kullanacağı taktikler genelde klinik olarak örtüşen ve nadiren keskin farklılık gösteren 4 kategoriye ayrılmaktadır.
1. Sınır koymak,
2. Gerçekliğin test edilmesi,
3. Uyumsuz düşüncelerin, duyguların ve davranışların netleştirilmesi,
4. Uyumsuz düşüncelerin, duyguların ve davranışların etkenlerinin (güdülenimlerinin) sorgulanması.
Yüzleştirmenin biçimi ne olursa olsun, terapistin görevi hastanın bozulmuş gerçek benliği ve gerçeklik egosu ile hastanın sahte benliği, savunmacı benliği, patolojik ego yapısı tarafından yaratılan bozulmalarını katman katman soyup çıkararak ittifak yapmasıdır (bağ kurmasıdır).
Aşağıdaki örnekte, belirtilen taktikler sahte ve savunmacı benlik ile başa çıkabilmek için kombinasyon halinde kullanılırlar.
Hasta bir nesne alarak terapistin ofisinin içinde fırlatır. Bu durumda terapist şöyle demelidir; “ onu yere bırak. Ofis içerisinde böyle şeylerin fırlatılmasına izin vermem” (Sınır koymak) Bunun arkasından şu soru gelmelidir. “Ne hissetiğin hakkında konuşmaktansa neden bir şeyleri fırlatarak kendini ifade etmeyi seçiyorsun acaba?” (Patolojik davranışların sorgulanması ve etkenlerinin sorgulanması ve keşfedilmeye davet)
Ön değerlendirme sonrası ofisi terk etmek üzere olan hasta ansızın döner ve terapisti kucaklar. Terapist mutlaka bu davranışa bu 2 ifade ile cevap vermelidir; “Hastalarımı kucaklamam ve de hastalarımın beni kucaklamasını beklemem.” (Sınır koymak). “Kucaklama ve ya ofis içerisindeki herhangi diğer davranışlar ile ifade etmeyi arzuladığın duygular ne olursa olsun, bunları söz ile ifade etmen önemlidir.” Bu ifade gerçekliğin test edilmesinin imalı (örtülü) şeklidir. Bu ifade “terapötik durum tek iletişim aracına sahiptir bu da duyguların sözlerle ifade edilmesidir – davranışlar ve fevri hareketler ile değil – ”şeklinde kesin kuraları ve yapısı olduğu görüşünü aktarır. Bu tip durumda terapistin görevi arkadaş olmak ve ya hastayı iyileştirmek değildir, daha doğrusu terapistin bu durumdaki işi hastanın duygularını hastanın hareketlerini eninde sonunda değiştirmesine yardım edecek şekilde anlamasıdır.
Kucaklaması ret edilen hasta muhtemelen terapistin soğuk ve ilgisiz – umduğu ve ya inandırıldığının aksine bir terapist- olduğu şeklinde tepki gösterecektir. Bu noktada, Terapist hastanın patolojik savunmasını yüzleştirebilecek açıklığa kavuşturma dizgesi ve sorgulamalar kullanabilir. Bunlar;
“Beni bu kadar çabuk, ilgili iken ilgisiz ve sevimsiz, iyi iken kötü olarak görmen şaşırttı. Sanki ben iki farklı insanım” (bölmenin uyumsuz sonuçlarının yüzleştirilmesi)
“Sanki bir sonraki seansa kadar bana tutunmak kendi duygularına tutunmaktan daha kolaymış gibi davranıyorsun” (yapışkanlık güdülenmesinin yüzleştirilmesi)
“Acaba neden duygularını sözler yerine hareketlerinle dile getirdiğini, bunun açık olarak senin hayatını sıkıntıya sokan ve burada yardım aramana sebep olan şey olduğunu işaret ettiğimde sinirleniyorsun?” (eyleme vurumun uyumsuz sonuçlarının yüzleştirilmesi)
“Acaba neden işimi yaptığımda ve senden de sana düşeni yapmanı beklediğimde böylesine sinirleniyorsun.” (Ödüllendirici nesne ilişkileri parça biriminin yansıtılmasının gerçekliği test edilerek yüzleştirilmesi. Diğer bir deyişle; terapistin hastanın şikâyetlerini, çocuksuluğunu, gerileyen (ilkelleşen) hareketlerini ödüllendireceği arzusu/hayali.)
“Sen bu tür duyguları geçmişte ve şimdi çok sıklıkla sana sıkıntı veren duygular olarak tanımlarken; anladığım kadarı ile sanki sen işimi yapmam için beni suçlu ve kötü hissettirmeye çabalıyorsun. Acaba bunlar niçin oluyor?” (Uyumsuz davranışların sonuçlarına dikkat çekerek, geri çekilme nesne ilişkileri parça biriminin izdüşümsel tanımlanması için güdülenimleri (harekete geçiren etkenleri) sorgulayarak yüzleştirme – diğer bir deyişle, hasta kudretli kontrol nesnesi/ebeveyn ile özdeşleştirildiği esnada terapist reddedilmiş “kötü” kısmi kendilik (part-self) gösterimleri ve kötü, aciz ve suçlu hissetme eylemlerine maruz kalıyorken rolleri tersine çevirirken geçmişin tekrarlanması arzusu/hayali)
Yüzleştirmenin çeşitli olduğunun tekrardan altını çizmek gerekmektedir. Her bir savunma durumu ve gerçeklik bozulması durumu terapist tarafından yüzleştirilmek zorundadır, fakat yüzleştirmenin biçimi ve içeriği hastaya, terapiste ve duruma özgün olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Zaman zaman en etkili yüzleştirme terapistin sessizliği olacaktır. Bu durum özellikle seansın, tedavinin ve de hastanın hayatının kabul edilen sorumluluklarını terapistin üzerine almasına, yön vermesine ve yapmasına izin vermeye çok hevesli olan hastalar için geçerlidir.
Yüzleştirme taktiklerini (Nasıl?) öğrenmek sabır ve kararlılık gerektirir. Terapist ödeme şartları, telefon görüşmeleri, tatil ve bunun gibi konularda uygun limitler koyabilir, fakat bu tip beklentiler (limitler) sadece sözde değil aynı zamanda eylemde de korunmak zorundadır. (Konulan limitlerden taviz verilmemelidir.)
Terapist, hastanın yüzleştirmeye karşılık gösterdiği tavır ve hareketleri devamlı izlemeyi öğrenmek zorundadır. Terapist, hastanın terapisti yönlendirme ve yönetmeye yönelik baskı altına alma çabası içerisinde iken aciz hissetme ve aciz olma arasındaki farklılığı bulanıklaştırma girişimlerinin uygun bir biçimde gerçeklik testini yapabilir. Bununla birlikte, terapist, hastanın daha çok kendilik aktivasyonu ve kendinden emin tutum göstermesini beklemeden yüzleştirme yapmalıdır.
Terapist, azimle devam etme arzusu içerisinde olmak zorundadır. Terapist çoğu zaman uyumsuz aktivitelerin sonuçlarına dikkati çekebilir ve açıklık getirebilirken bazı zamanlar bunu yapmakta başarısız olabilmektedir. Terapistin yüzleştirme seviyesi zaman zaman çok yüksek olabilir. Uyumsuz ve patolojik aktivitelerin hepsini yüzleştirmekte başarısız olmak tedaviyi ortadan kaldırmayacak fakat yavaşlatacaktır. Terapist ve hasta sanki “terapötik ça ça ça” – sürekli iki adım ileri bir adım geri – yapıyormuş gibi hissedecektirler.
Sonuç olarak, soruların kullanılması yüzleştirme sanatı içerisinde can alıcı ve merkezi yöntemdir. Bu yöntemde ifade edilmeden anlaşılmak (ima etmek), hastanın içgözlem, içgörü ve patolojinin esaslarını ve köklerini anlama kabiliyetinin beklentisidir. Buna ek olarak, soruların kullanımı patolojik davranışların anlaşılabilir olduğu mesajını aktarır, ve aynı zamanda bu soruları kullanmak hastanın kişilik deorganizasyonun sebep ve de etkilerinin üstesinden gelebilmek için sahip olduğu en üst düzey beceri ve kabiliyetinin hissini, kanısını aktarır.