“Şizoid Kendilik Bozukluğu”

Amandy CASIDY

Çeviri : Serpil Kızıltaş

Kendilik bozukluklarına Masterson Yaklaşımı, Şizoid Kişilik Bozukluğu’nu anlamamızı oldukça genişletti ve ilerletti. Yalnızca DSM-IV’e bakarsak şizoid kişiliği tanımlayan klinik özelliklerinin, özellikle sosyal farklılaşamamaya ya da kişiler arası ilişkilerdeki sosyal zorluğa odaklanan dar bir tanımlama buluruz. Masterson Yaklaşımı’nın hassas yolu yerine yalnızca DSM-IV kriterlerine güvenilseydi pek çok hasta fayda sağlayamazdı. Herry Guntrip, 1969 yılında şizoid kişiliğin 9 temel karakteristiğini tanımladı ve bu da bizim şizoid kişiliğin intrapsişik dünyasını derinliğine anlamamızı sağladı. Bence bu temel karakteristikleri tartışmak şizoid kişiliği anlamamızı geliştirmek için iyi bir başlangıç noktasıdır.

İçedönüklük

Dış dünya cevapsız, güvensiz veya tehlikeli göründüğünde uygun cevap içe dönmektir. Şizoid hastaların sübjektif deneyimi, ilişki çabaları hiçbir fayda sağlamamaktadır ve onları aldırmazlık veya ihmalle karşı karşıya bırakır. En kötüsü, şizoid hasta, manipule edilme, zorlanma ya da sadistik olarak cezalandırılma deneyimleriyle yaşamaktadır. Bu hastalar genellikle bir aile sisteminin hayati paçası olamadıklarını söylerler; herhangi bir amaca hizmet etmeyi, canavarlaştırılmayı ve başka bir hizmet gerekli olana kadar arka plana atılmayı yaşantılarlar. Bu hastalar kendilerine, özel duyguları olmayan nesnelermiş gibi avranıldığını, kullanıldıklarını ve herhangi bir amaca hizmet etmek üzere manipule edildiklerini hissederler. Bir hastamın anlattığı gibi: “Babam tarafından ne zaman istenirse kullanılan herhangi bir şeydim.”

Bir çocuk olarak şizoid hasta, duygusal yönelim için ebeveyninin sağladığı ipuçlarını kullanamamaktadır. Varsa bile, ebeveynden çocuğun deneyimlerine ve ihtiyaçlarına yönelik sağlanan çok az bir miktar cevap vardır. Kişinin işe yararlılığını ortaya koyabileceği tek bilgi formu kendisinden talep edilen şeyleri yapmaktır. Şizoid hasta, fonksiyonlarını ortaya koymayı çok iyi öğrenmiştir. Bu da bir miktar değerlilik hissi deneyimletir ama bu, kişilerarası ve duygusal onaydan yoksundur. Şizoid hastada gelecekteki problem, çocuğun karar alamayacağı kritik anlarda çocuğun ihtiyacı olan cevapları elde edememesinden kaynaklanan sorundur; daha çok, çocuk diğerinden gelecek aktif girdiye ihtiyaç duyar.

Bu durumlarda çocuk olarak şizoid hasta, içsel geribildirimlerden ziyade dışsal geribildirimlere güvenmeye başlar. İçsel geribildirimlere güvenmeden, hasta, sonsuza değin düşüşün ıstırabını deneyimler. Fairbairn’in dediği gibi, tüm insanlık için olan nesne ilişkilerinin motivasyonel önceliği hala uygulanmaktadır ama bu nesne ilişkileri içsel olur çünkü dışsal ilişkiler çok tehlikelidir. Bu yolla içedönüklük, Şizoid Kişilik Bozukluğu’nun ayırıcı özelliğidir.

Geri çekilme (withdrawness)

Guntrip’e göre geri çekilme, içedönüklüğün başka bir tarafı, dış dünyadan ayrılma anlamına gelir. Bu davranışı birçok hastamızda, dış dünyayla ilişkiye girmeye karşı direnç olarak fark edebiliriz. Onlar açıkça geri çekilmişlerdir. Ralph Klein, sosyal olarak girişken ve görüntüde dünyayla ilişki içinde olan ve geri çekilme ve izolasyon kriterlerine tam olarak uymayan birçok şizoid olduğuna işaret etmektedir. Bununla birlikte, onların sübjektif deneyimleri araştırıldığında, ayrıldıklarını ve duygusal olarak geri çekildiklerini anlatırlar. Bu, geri çekilmenin dönüştürülmüş formudur ve Klein’in gizli şizoid olarak adlandırdığı durumun karakteristiğidir. Bu önemli ayrım, Şizoid Kişilik Bozukluğu’nun DSM-IV’ün ötesinde anlaşılmasını ve genişletilmesini sağlamıştır.

Narsisizm

Guntrip’e göre “narsisizm, kökenini şizoidin ağırlıklı olarak içsel yaşadığı hayattan alan bir karakteristiktir. Sevgi nesneleri tümüyle içseldir ve ek olarak onlarla özdeşleşmiştir ve böylece hastanın libidinal bağlanmaları kendisi gibi gözükür.” Şizoidin narsisizmi, değerli nesneye sahip olmak arzusu ya da hasetle bir şeyle ilişkili değildir. Bu, eken yaşamın normal çocuksu narsisizmi ya da Narsisistik Kişilik Bozukluğu’nun patolojik narsisizmi değildir. Şizoid vakadaki narsisizmin fonksiyonu, üstünlük sağlamak değil, güvenliği ve mesafeyi yaratmak üzerinedir. Şizoidin narsisizmi, dışsal sağlıklı narsisistik beslenmeleri bulmada başarısızlık yansıtır. Duygu düzenleme için diğerine güvenen ve odaklanan borderline ve narsisistik kişiliklerden farklı olarak şizoid kişilik içe döner ve bunu kendileri için idare etmeyi öğrenir.

Kendine yeterlilik

Duygu düzenlemeyi içsel ilişkiler yoluyla yönetmek için kendine yeterlilik yeteneği, şizoid kişiliğin gelişmiş bir karakteristiğidir. Dış dünyaya dönüp az cevap bulduğunda ya da hiç cevap bulamadığında çocuk anksiyete ve tehlikeye maruz kalır ve böylece içe döner ve bunu kendi kendine yönetmeyi öğrenir. Diğerine güvenmek, manipulasyon, sahiplenilme/mülk edinilme , baskı altında tutulma ya da sadizm deneyimi korkusunu açığa çıkarır.

Üstünlük

Guntrip’e göre, üstünlük hissi doğal olarak kendine yeterlilikle birlikte gider. Diğerine ihtiyaç duymaz. Şizoid kişilik için, bu üstünlük hissi narsisistik kişilikteki büyüklenmecilikle ilişkili değildir. Bu, diğerleriyle güvenli bir mesafe yaratmak için bir yoldur. Diğerlerine ihtiyaç duymama, diğerlerinin güvenilir ve cevap veren olmamasının bir soncudur.

Duygulanım kaybı

Guntrip’e göre, dışsal durumlardaki duygulanım yokluğu şizoid kişilik yapısının kaçınılmaz parçasıdır. Dış dünyanın tehlikelerine karşı koruyucu savunma mekanizması olarak kendini yoğun bir şekilde araştırma ihtiyacından dolayı şizoid hastanın diğerinin yerine kendini koyma yeteneği çok azdır. Geçmişte de bu şekilde yapmış olmak, sadistik ya da efendi nesnenin zihninin farkındalığını kazandırır ve kişinin dünyadaki kesin yalnızlığıyla yüzleşmesine neden olur. Böyle yapmak, Winnicott’ın söylediği tolere edilemez anksiyetenin farkında olmalarına yol açar. Duyguları uğruna bu deneyimden kendilerini uzak tutmak zorundadırlar. Ek olarak, deneyimi bilmeyi ve isimlendirmeyi sağlayan diğerinin uyum sağlama ihtiyacını deneyimlememişlerdir. Şizoid hastalarla çalışma deneyimime göre, bu hastalar hissetmiyor değillerdir ama duygular çok güçlü ve bunaltıcıdır; ve bunları açıklayacak çok az kelimeleri vardır. Dil, bu hastaların duygusal deneyimlerinin yoğunluğunu açıklamakta yetersiz kalmaktadır.

Yalnızlık

Terapi arayışında olan şizoid birey, genellikle ilişki arayışı ve yalnızlığın bir çeşit farkındalıkla kırılması ile terapiye gelir. Bir ilişki olasılığıyla gelen hastanın hasretleri ve umutları ölmemiştir. Şizoid kişiliğin klasik tanımı olan soğukluğu ve kayıtsızlığı, kişinin öznel deneyimine uymaz. Böyle bir ihtiyacı kabul etmek, hastayı terapiste tehlikeli bir şekilde yakınlaştırır ve terapötik alyans kurulana kadar bilinçli olarak bilinmez.

Depersonalizasyon

Depersonalizasyonun disosiyatif savunması fiziksel olarak kaçış mümkün olmadığında işleme sokulur. Eğer tehlike ve anksiyete hissi bunaltıcı hale gelirse, tek çözüm durumdan duygusal olarak kopmaktır. Birçok şizoid hastanın bu fonksiyonu kullanmaya ihtiyaç duyduğu cinsel, fiziksel ya da duygusal istismar hikayesi bulunmaktadır. Onların deneyimleri bir başkasını seyreden kişi olmaya dönüşür ve kendilikle bağlantı kurulamaz. Gözleyen ego, deneyimleyen egodan kopmuştur. Hastalar, bu deneyimi hayatın dışında olmak ve uzaktan seyretmek olarak anlatırlar.

Regresyon

Guntrip regresyonu şöyle tanımlamıştır: “ altta, dış dünya tarafından bunaltı hissi yaşayan şizoid kişi, içe ve geriye doğru bir akıştadır, bu akış rahimin güvenilirliğine doğrudur. İçe doğru regresyon, içsel fanteziye ve kendi kendine yetmeye güvenmeye işaret eder. Geriye doğru regresyon yeniden en güvenilir yer olan rahime ulaşma arzusuna işaret eder.

Çalıştığım genç bir adam, bu fenomeni merdivenleri olmayan bodrum katındaki hazine sandığında saklandığını söylediği zaman açıklamıştı. Hazine sandığında güvenli hissediyordu ama dünyayla iletişim kuramıyordu.

Guntrip’in karakteristiklerinden, şizoid hastanın probleminin, borderline ya da narsisistik hastaların problemlerinden oldukça farklı olduğunu görüyoruz. Mahler, ayrılma- bireyleşme sürecinin yeniden yakınlaşma alt safhası sırasındaki zihinsel işlevselliğin kendilik ve nesne temsillerinin ayrılmasını içerdiğini ifade etmiştir. Böylece, daha fazla benzer düşüncelilik varsayılmaz. Daniel Stern, bu yeni ulaşılmış zihinsel durumu, ayrı fakat sırt sırta zihinler serisi olarak açıklamıştır. İlişki kurmak, bağlantı kurmak ve paylaşmak için bir ilişki sistemi bulunmalıdır. Burada, bağlantı ve bir şekilde ilişki kurmak için iki parçaya ihtiyaç vardır. Borderline ve narsisistik hastaların, ilişki kurmak ve uzlaşmak olasılığına dair temel bir inançları vardır. Bunların temel problemi, uzlaşmanın doğasındadır, uzlaşmanın olup olmamasında değildir. Şizoid hasta için, inanç yoktur, ağır risk ve tehlike olmaksızın iletişim ağının olduğuna dair bir varsayım da yoktur. Borderline ve narsisistik bozukluklar için, beslenmeleri açacak uzlaşma sürecinin anahtarını bulmak problemdir. Şizoid hasta için anahtarın var olup olmadığı şüphelidir.

İntrapsişik Yapılar

Daha sağlıklı ilişkilerde ya da kendiliğin daha başarılı bozukluklarında, bağlanma düzeyi bir normdur. İlişki ve bağlanmada aksaklıklar nadirdir, geçicidir ve kolayca tamir edilebilir. Kendilik bozukluğu olan hastalarda, bağlanma durumsaldır, müphemdir ve kesintiler sıktır, uzamıştır ve kolayca tamir edilemez. Borderline kendilik bozukluğu, bağlanma ünitesi ÖNİP(ödüllendirici nesne ilişkileri ünitesi) ve bağlanmama ünitesi GNİP(geri çekilmeci nesne ilişkileri ünitesi)tir. Narsistik kendilik bozukluğu, bağlanma ünitesi tümgüçlü nesne/büyüklenmeci kendilik ünitesidir ve bağlanmama ünitesi ise saldırgan nesne/değersiz kendilik ünitesidir. Şizoid hastanın temel bağlanma ünitesi, efendi/köle ünitesidir; temel bağlanmama ünitesi ise sadistik nesne/sürgündeki kendilik ünitesidir.

Sürgündeki Kendilik

Birçok şizoid hasta için yuva, bağlanmama ünitesidir. Bunu Guntrip 9 karakteristikle açıklamıştır: şizoid hasta için temel düşünce, sadistik nesne/sürgündeki kendilik ünitesinde kendi varlığını stabilize etmek ve güvenlileştirmektir. Genel olarak, uyum kaybı ya da sadizm ne kadar çoksa bağlanmama ünitesinin bağlanma ünitesine oranı daha yüksek olacaktır ve adapte olmuş sosyal işlevsellik seviyesi daha düşük olacaktır. Sadistik nesnenin art niyeti bağlanma çabalarının önüne geçer. Şizoid hastanın nesneye sunar göründüğü haz tarafından art niyet ve sadizm değiştirilmediğinde, erken dönemde vurgulanan bir uzlaşma hissi yoktur. Sadistik nesne temsiliyle ilişkili sürgündeki kendilik, geçit vermeyen buzdan bir kaleden, kendi kendine yetmeyle karakterize olan bir güvenli limana kadar değişen bir aralıktadır. Terapiye gönüllü olan hastalar sürgündeki kendiliği, bağlanma umudu ve beklentisi hala mevcut olan güvenli bir yer olarak deneyimlerler. Sürgündeki kendilik güveni olası kılar, diğerlerinden ne tehlikeli biçimde yakın ne de tehlikeli biçimde uzaktır. Çok yakın olmak, işgal, mülk edinilme/sahiplenilme veya sadizme risk teşkil eder; bununla beraber çok uzak olmak komple izolasyon ve yabancılaşma riski taşır; Winnicott’un tasavvur edilmez anksiyetesi. Düşünülebileceği üzere, sürgündeki kendilik kendi tehlikelerini taşır; kendiliği sadistik ötekinden korumak ve saklamak için aşırı uçtaki iletişimsizliğe gitme tehlikesi. Şizoid hasta sıklıkla bu tehlikenin fakındadır; çok uzağa gitme ve geriye dönüş yolunu bulamama tehlikesi. Sürgündeki kendilik ilişki ünitesindeki insanın diğerlerinden uzak olma deneyimi, en uç noktada iletişimi kaybetmenin teröründen, kendine yeterlilik ve kendine güven ile karakterize geçit vermeyen bir kale içine kendini kapatmaya kadar uzanan bir aralık gösterir. Birçok hasta, ilişki kurma umudunu içsel fantezi dünyasında yaşar. dış dünya çok tehlikeli görüldüğünde, içsel dünya güvenli bir liman haline gelir. Birçok şizoid hasta, gerçeği bilir ama fanteziyi seçer.

Fantezi

Birçok insan deneyimlerini geliştirmek için fantezi kurar. Yaratıcı, spontan kendiliğin bir ifadesidir. Şizoid hasta için fantezi ilişkileri geliştirmez ama onların yerine geçer, terapötik ilişkiyi de içeren bir ilişkinin başlangıcı da olabilir. Bu bir yerine koyma ilişkisidir ama yine de bir ilişkidir. Bu bir sürgündeki kendilik ifadesidir çünkü ayrılmayla ilişkili tehlike ve anksiyetelerden uzak ve kendine yeterlidir.

Fantezi, şizoid hastanın bağlantıda olduğu hissini verir ve aynı zamanda hala efendi/köle ünitesinin hapsediciliğinden uzaktadır.

Sıklıkla, komple izolasyon korkuları fazlalaşınca şizoid hasta bir miktar ilişki kurabilmek için terapiye başvurur. Terapötik ilişki daha sonra mükemmel şizoid uzlaşmaya dönüşür, ne çok yakın ne çok uzak.

Bağlanmama ünitesindeki nesne temsilini kendilik temsiline bağlayan duygu tüm kendilik bozuklukları gibi terk depresyonudur. Sürgündeki ve bağlanmama ünitesiyle ilişkili duygu depresyon ve gazap, boşluk ve eksiklik, izolasyon ve yabancılaşmadır.

Bir hastam her seansın sonunda kaçma arzusu(sürgündeki kendilik) ve aynı zamanda dışarıdaki soğuk dünyayla yalnız başına yüzleşmektense odanın sıcaklığında sonsuza kadar kalma arzusu hissettiğini söylemişti. Ben, hastamın, benim iyi huylu mahkumum olarak dünyadan saklanmış bir şekilde arka odamda yaşamasına izin veren bir karşı aktarım fantezisi deneyimlemiştim. Bu fantezide, hastamın herhangi bir talebi olmaksızın ve hayatıma katılmayacaktı. Görünmez olacaktı. Onun efendisini sahneleyecektim.

Bağlanma Ünitesi; Efendi/Köle

İlişki kurmaya çabalayan şizoid hasta nesne tarafından manipule edilme, zorlanma ya da sahiplenilme/mülk edinilme korkuları yaşar. Bağlanmanın ya da uzlaşmanın tüm durumlarında, tehlikeyle dolu görünmektedir.

Şizoid hasta, terapist dahil, nesneden korkar. Nesne kendi gündemine uydurmak için onu manipule etmektedir, çocukken deneyimlediği gibi, bir şekilde onun amaçlarına hizmet eder. Sahiplenilme/mülk edinilme (Appropriation), şizoid hastanın kendisinde değerli gördüğü her şeyin nesne tarafından alınacağına işaret eder. Bu, hastanın özel bir dünya ya da özel bir kendiliği olmayan deneyimleri de olabilir. Hasta, nesne için yalnızca bir işlevsellik ifade eder. Kölelik, bir insanın kendine ait hiçbir şeyi olmaması deneyimi ve diğeri tarafından kendisine hükmedilme ve kontrol edilmesidir. Bağlanmanın bedeli köleliktir; ilişki durumunun hapsedilmişliktir. Linkleme duygusu, birine yenilme ve tuzağa düşürülme hissidir ama en azından hasta bağlantıdadır.

Hastalarımdan biri, sahiplenilme/mülk edinilme deneyimini kendine ait hiçbir hakkı olmadığı şeklinde ifade etmiştir. Kendisi için önemli olan bir şeyi açıkladığı ya da gösterdiği zaman, buna duyguları da dahil, babası onu aşağılar ve reddeder. Şizoid hasta, eğer istismarı herhangi birine söylerse, babası, bu durumu bileceğini ve onu cezalandıracağını söyler. Ve hasta istismar hakkında düşünemez hale gelir çünkü babasının her düşüncesini bileceğini düşünür. Bu ünitelerin aktive olduğu derecede büyük bir varyasyon bulunmaktadır. Bir uçta hiç aktive olmamış olabilir ve şizoid hastanın sürgünde yaşamaktan başka bir seçeneği yoktur. Terapötik ilişki genellikle şizoid hastayı nesne ilişkileri dünyasına bağlayan bir yaşam çizgisidir ve bu, hastayı komple izolasyonla ilişkili ıstırap ve umutsuzluktan korur.

Diğer uçta bu hastalar, bağlanma ünitelerini aktive etmek için mümkün olan riskleri almaya, bağlanma ünitelerinin aktivasyonuyla gelen güçlükleri kabullenmeye, kendilerine yeterli ve kendi duygu düzenleme savunmalarını seferber edebildikleri zaman isteklidirler.

Transferans Eyleme Vurma

Gördüğümüz gibi, şizoid hasta için efendi/köle ünitesi ve sadistik nesne/sürgündeki kendilik ünitesi kendiliğin içsel temsilleridir ve dünyaya, terapist de dahil olmak üzere, projekte edilenlerdir. Şizoid hastalar, terapiye başladığında kendilerini ve terapisti bu ilişki parçaları çerçevesinden bakarak deneyimleyebilirler.

Borderline ve narsisistik hastalar için terapötik ilişkide, bir memnuniyet/haz duygusu varken, şizoid hasta için terapistle ilişkiye girmek tehlike demektir. Yani terapiye giren hasta, efendi/köle ünitesindeki gibi davranır ve terapistin manipule etmesi, baskı altında tutması, sahiplenme/mülk edinmesi, hapiste tutması, köle haline dönüştürmesine karşı tetiktedir. Hasta, ilişki içinde olmanın bedelini köle olarak öder. Bağlantıda olmanın başka bir yolu yoktur. Hasta, terapisti fazla manipulatif, baskıcı ve fazla sahiplenici olarak algılarsa hassas bağlantının kesilme tehlikesi baş gösterir çünkü bağlantının bedeli çok yüksek olmaya başlamıştır. Sadistik nesnenin yansıması devreye girer ve bunun sonucunda kendilik gizlenir ama yine sürgündeki güvenliğin bedeli terapistle olan potansiyel ilişkiye olan yabancılaşmadır.

Şizoid, yansıtmalı özdeşim süreci üzerinden sadistik nesneyi ya da efendiyi tüketir ve böylece terapist karşı aktarım sırasında çift taraflı bir rol deneyimler. Bu hasta, kölelik ve manipulasyon deneyimini terapiste indüklemekle efendi rolünü de alabilir. Alternatif olarak, hasta, uzak, ilişkisiz, aldırmaz ve soğuk kalarak terapisti sürgüne göndermek isteyebilir. Hasta, böylece terapist üzerinde sadistik bir kontrol ve güç hissi elde eder.

Bu sebeplerle, terapötik nötralite, bu karşı aktarım zorlamalarını yönetmek için gereklidir.

Tedavi

Test aşaması ve terapötik alyansın kurulması

Şizoid dünyaya giriş, şizoid ikilemin yorumlanması yoluyla olur. Ön kapıya sessizce vurursunuz ve içeri davet edilmeyi beklersiniz.

Şizoid hastanın tedavisinde ilk test fazı sırasında hasta, terapiste içsel nesne ilişkileri yapısını açığa vurur. Başka alternatifleri yoktur, terapisti boyun eğmek zorunda oldukları bir efendi ya da kaçmak zorunda oldukları bir sadistik nesne olarak görürler. Borderline ve narsisistik hastalara yönelik uygun çalışma, kontrol ya da sahiplenilme/mülk edinilmeye yönelik deneyimlerdir.

Borderline’a uygun yüzleştirme manipulasyon ve kontrol girişimi olarak deneyimlenir. Şizoid hastanın bu müdahalelere cevabı, ilişki için ödeyeceği bedelin bir parçasıdır. Anksiyeteleri artana kadar köle pozisyonunda boyun eğerler ve sadistik nesne/sürgündeki kendilik projeksiyonu durumu ele geçirir.

Aynalanma yorumlamaları (“kendini korumanın bir yolu olarak kendini sessizliğe gömüşüne odaklanman senin için çok acı verici”) narsisistik hasta için çok gereklidir; bunlar, davetsiz ve hastanın gerçekliğini bunu ondan alıp götürmek üzere tanımlamaya çalışıcı olarak deneyimlenir. Müdahalenin bu formu, kendiliğe odaklanmanın acı dolu olduğunu es geçer, fakat diğeriyle sırt sırta durma girişimini, diğeriyle iletişim kurmayı hariç tutar.

Şizoid ikilemin yorumlanması, şizoid hastayla çalışırken terapötik alyansın kurulması için birincil müdahaledir. Terapist, hastanın kendilik aktivasyonu yapma ve terapistle ilişki kurma girişiminde bulunduğunda terapistin onu kontrol edeceği ve manipule edeceği kaygısı yaşadığını anladığını göstererek iletişim kurma girişiminde bulunur. Hastalar bundan kaçınmanın bir yolu olarak kendilerini uzaklaştırırlar ama ardından kendilerini yakıtı kesilmiş ve yalnız bulurlar. Terapist, mümkün bir açıklama olarak bu yorumu önerir, bunu hastaya empoze etmez. Bunların, terapistin kabul edilebilir, tartışılabilir, dışlanabilir ya da reddedilebilir fikirleri olabileceği üzerinde durmak da ayrıca önemlidir. Terapist, hastanın kendisini anlamasına yardım etmesinin dışında hiçbir gündemini ifade etme girişiminde bulunur.

Şizoid ikilemin yorumlaması, kendilik üçlüsü bozukluğunu güzel biçimde açıklar: kendilik aktivasyonu anksiyete ve depresyona(terk depresyonu) yol açar ve bu da savunmaya neden olur.

Şizoid yorumlama “bana öyle geliyor ki kendin hakkında konuşmak çok fazla anksiyete yaratıcı çünkü şu anda hazır olduğundan daha fazla seni bana yaklaştırabilir…bunu yönetmek için kendini uzaklaştırıyorsun ve o zaman da yalnız ve iletişimsiz hissediyorsun ve bu durumun da kendisine özgü bir anksiyetesi var” şeklinde söylenebilir. Bu tip yorulmamalar, hem terapist ve hasta için hem hasta ve dış ilişkileri için söylenebilir. Borderline hasta ile yüzleştirme, terapinin dışındaki davranışlar üzerine odaklanır; narsistik hasta ile aynalama yorumlamaları terapötik ilişkiye odaklanır.

Şizoid ikilemin tekrarlayan yorumlamaları ile hasta terapist/efendinin gerektirdikleriyle karşılaşır veya sürgüne (terapist/sadistik nesne) tekrar başvurmaya daha az ihtiyaç duyar. Hasta kendi uzaklığını belirleme ve paylaşma ve nasıl davranacağına karar vermek için güvende hisseder. Bu yolla transferans eyleme vurma terapötik alyansa dönüşür, terapötik alyans yeni nesne ilişkileri parçasına dönüşür, bu yeni uzlaşmacılık intrapsişik ve interpersonel ilişki kontratıdır. Bu transferans eyleme vurma ve transferans arasında bir durumdur ve ikisine net bir görüş sağlar.

Şizoid uzlaşma, güvenli bir mesafeden biraz daha yakına gelmiştir. Bu egoyu tamir eden psikoterapinin amacıdır ve yakın ilişki arzusunda olduğunun bilincinde olan hastalar için kısa süren terapilerde ulaşılabilir. Hasta hayatındaki terapiste ve diğerlerine yaklaştıkça anksiyete duyar ama terapist, daha çok yakınlaşma ve ilişki içinde olma amaçlarına(hastanın hedefi, terapistin değil) ulaşmak için bu anksiyetenin katlanılabilir ve yönetilebilir olduğunu anlatır.

Uzun dönem tedavide terk depresyonunun derinliğine çalışılması

Uzun dönem terapide derinliğine çalışmanın hedefi deneyimin düzenlenmesi ya da temel prensip olarak uzlaşmayı ortadan kaldırmaktır.

Her kişilik bozukluğu için bu, spontan, yaratıcı gerçek kendiliği bırakıp sahte kendiliğe geçtiklerini hatırlamak anlamına gelir. Sahte savunmacı kendiliğe güvenip bu duygudan kurtulmaya çalıştıkları şey, bu duyguyla linkledikleri anılarıdır. Terk depresyonu ile derinlemesine çalışma, hatırlanması ve hissedilmesi gerekenler anlamında uzun, kompleks ve oldukça acılıdır. Gerçek kendiliğin ortaya çıkışı için bir desteğin olmadığı illüzyonunun kaybı bir yas gerektirir.

Fairbairn kötü içsel nesneyi bırakmanın ne kadar zor bir şey olduğunu anlatır çünkü bu, hastayı, orada gerçekte hiç kimsenin olmadığı gerçeğiyle yüzleştirir.

Guntrip’in, Fairbairn’den alıntısı:

Bebek, kendi aktif libidinal ihtiyaçlarını bırakamaz yoksa ölür (yok olma anksiyetesi). Bir yerde bunların tatmini için mücadele etmek zorundadır ve kötü nesne ilişkilerine tutunarak mazohistik bir şekilde bu tatmini elde eder çünkü iyi olanlar mevcut değildir. Aynı zamanda bu acıdan uzak durur ve umutsuzluk içinde nesne ilişkilerinden bir akış arar. Böylece libidinal bebek iki yöne doğru çekilir; nesnenin iyi ya da kötü olarak bölünmesi ile yüzleşir ya da nesneler olmadan ya da onlarla yapamayacağı çelişkisiyle yüzleşir.

There are no comments yet.

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked (*).

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>