Karşı Aktarım Suçluluk
Not: Aşağıdaki metin J. F. Masterson’ın Karşıaktarım Kitabından Tercüme edilmiştir.
Tercüme:Psikoterapi Enstitüsü Çalışanları

Klinik Yayınlar,
29) Terapistin karşı aktarım sorumluluğunun yönetimi (s.53);
30) terapistin davranışları (tutumu) ile hastanın tanımlanması (s.53);
31) Annesine kızgınken hastanın terk edilme endişesinin yönetilmesi (s.54);
32 ) intrapsişik savunma ve çevresel nedenlerin ayırt edilmesi (s. 54);
33) ödemenin yönetimi

Terapist A: Bayan A gelişme göstermekteydi. Dün dedi ki ‘sorunlarımı fazla sorumluluk olarak tanımlıyorum. Diğer kayıp kişi nedeniyle tanımlıyorum.’ Dedim ki ‘ tüm probleminin bu olduğundan emin misin?’ ve cevapladı ‘ Orda başka ne var? Bu sadece benim egomun bir parçası’ Neden fazla sorumlu diye sordum ben Bayan A cevapladı: ‘Bir çok şeyi üstlendim. Eğer fazla sorumlu olursam herkes beni sevecek.’ Dedim ki ‘ Eğer hissedersem demiyorsun, kulağa çok entelektüel geliyor.’ Bayan A cevapladı ‘ Daha azını nasıl yapabilirim? Bunun üzerine cevapladım ‘ Güzel soru.’ Bayan A dedi ki ‘ Sorumluluk kendimi önemli hissettiriyor ve bana kendim dışında bir kimlik veriyor.’ ‘Kendinde yanlış olan nedir?’ diye sordum. ‘Problemi kelimelerle ifade edebilsem bile bir rolü oynamak zorundayım.’ Hastanın kafası karıştı ve dedi ki ‘ Bilmiyorum; Her zaman işim dışında kendimi yetersiz hissettim. Bu birden düşüncemde beliriyor – annem beni uç bir işim olması için ve kendimi değiştirmem için zorluyor. Kendimi değersiz hissettim, o bir baş belası; sadece büyükannem beni hep sevdi. Bana limit koyan tek kişi oydu. Uzun çorabı bana altıncı sınıfta giydirdi.’ Bayan A sonra işteki sorumluluklarına döner.

Dedim ki ‘duygularından kaçıyorsun’ Bayan A cevapladı ‘ evet kaçıyorum. Rollerimin arkasına saklanırım. Bir partiye 6 kişidense 60 kişiyi davet etmeyi tercih ederim çünkü 60 kişinin arasında saklanabilirim.

Her yerde saklanırım. İçerdeki kendimin yerine, rolümü öne çıkarıyorum. Bu böyle bir zayıflık. Ailem geçen hafta ziyaret etti. Annemi ilk kez gördüm. O en bencil en ben merkezci kişidir. Ayrıldıklarında son derece bitkindim, hiçbir minnettarlık yok ‘bana servis et!’ Bayan A çok ilginç bir tanımlama ile dedi ki ‘ Bana hiç teşekkür etmediler. Annem bir çocuk gibi davrandı. Üvey babama onu sevdiğimi söyledim. O hastaydı ve onu bir daha göremeyebilirdim. Annemin berbat düşüncesi. O aşağılık, adi (hasta bunu söylerken çok kızgındı) iyiliğin ve tatlılığın tüm avantajını alır.

Ona ‘ o bu kadar adi ise sen neden o denli tatlı ve iyisin?’ diye sordum. Bayan A duymuyormuş ve uyuşmuş gibi bir izlenim verdi’ Bunun anlamını’ sordum ‘ Nedir?’ bayan A durakladı ve dedi ki ‘ Kızgın olma güvenliğinden yoksunum. Sadece ayakta durup ağlayabilseydim.’ Dedim ki ‘Kapalı mısın?’ ‘ Hayır, her şeyi hissediyorum ama ifade edemiyorum çünkü iyi olmak zorundayım. ‘İlgili ir anne istiyorum …. (uzun ara) Sadece bilmiyorum. Beni evine davet etmişti fakat, hayal edebilir misin, dedi ki; bir ev kiralamaılıyım ve onunla yaşamamalıyım.

Bununla ilgili ne hissettiğini sordum. Dedi ki ‘ Kızgın, fakat kızgınlığımı ifade etmek büyük bir uçuruma (ayrılık) neden olabilirdi. Dedim ki ‘ Bunu tolore edemezsin’ Cevapladı ‘ Ona uyum göstermek kızgın olmaktan daha kolay’ Ondan ve onun uçurumlarından (ayrılıklarından) korkuyorum. Biraz ilişki hiç olmamasından daha iyi. Ebeveynim olduğunu hissetmeye ihtiyacım var, kötü ebeveyn olsalar bile.

Ona nasıl kötü ebeveyne sahip olmanın onu duyumsatacağını sordum. Dedi ki ‘Ben daha az yalnızım’ (Ağlar duraksar ve devam eder) ‘Bu acıtıyor . Nasıl özlemini çektiğim şeyden yoksun hissettim. Ortada kalmış hissediyorum (annesine gönderme yaparak) Beni büyütmedin ( sonra terapisti giydirdi) Beni kullandılar ve sonra ( anne) attılar . Güçlü kadınlarla arkadaş olamıyorum’ Dedim ki? ‘Ya ben?’

Bayan A cevapladı ‘ Sen bir ilksin Bana güvendin ve beni destekledin. Annemle olduğu gibi güçlü kadınların yanında emekliyorum. Yalnız olmaktan hoşlanmıyorum. Ben hala bu yalnız yedi yaşındaki küçük kızım. Benim erkek arkadaşım çalışanlarıyla çok ilgilidir ve bugünlerde benim için gerşekten müsait değil. Şimdi tüm ilişkilerimde güvensizim. Bir daha içimin sızlamasını istemiyorum. Yas tutmaktan mahrumum. İşim ve rollerim bu düşüncenin önünü kesiyor. Rüyamda hep çıplak olduğumu ve kendimi örtecek giysiler arıyorum. Durumum çok iç karartıcı. Azına sahip olma korkum, pozitif herhangi bir şeye sahip olamaktan daha ağır basıyor.

Dedim ki ‘ Sen bu uğurda kurban oluyorsun,’ buna cevabı ‘ Evet biliyorum. Ama ben sadece yalnız olamam.’ Dedim ki ‘Olmayacak’ Bayan A cepapladı ‘ Evet, gelecekten korkuyorum, ne zaman çocuklarım büyüp ayrılacak.’

Dr. M : bu çok güzel bir görüşme

Terapist A: evet ama gelesek seansı entellektüalize edecek. Her seferinde entellektüalize eder, duygularını ondan çekerim ve ben suçlu hissederim. Her hafta kendime bu kadını gözyaşına doğru zorluyor muyum diye soruyorum. Yapmamalıyım onu bir hafta serbes bıraktım. (Gülüşme)

Dr. M: Senin karşı karşıya gelmiş olman çok çok iyi çünkü sen ısrarla uyumun yıkıcılığına dikkati çekiyorsun. Onun entellektüalize etme ihtiyaçlarına göğüs gerebileceğini ona göstermek zorundasın. Çok kısa bir sürede bunu kendisi yapmalı.

Terapist A: Öncelikle bunu yapmak kendimi çok kötü hissetmeme neden oluyor. Hasta der ki her zaman içimin sızlamasını istemiyorum ve içtenlikle onunla aynı fikirdeyim.

Dr. M: evet fakat o seninle birlikteyken bununla yüzyüze gelmeli. Hastan herhangi bir şeyi irdelemek istemediğinde geçmiş zamanla ilişkilendiriyor. Ondan bu yana farkında olduğu herhangi bir duyguyu tanımladı mı?

Terapist: evet, bir çok şekilde.

Dr. M: O zaman, onun pozitif ögelerle içinin sızlaması hakkındaki şikayetlerine karşı koy. De ki, ‘ bu saklı duygulara geldiğimiz ilk anı hatırla, çok hızlı bir şeklide gelişecek daha çok değişikliği başarmak için bu hislerin üzerine burada çalışmak zorundasın’

Senin bir terapist olarak tedavi ile ilgili omnipotent fantezilerin var, (gülüşme) Onu açmakla ilgili seninle aynı fikirde olsam da. Tedavi bu şeklide işlemez. O an son üç saniye olabilir ve dünya taşar ve bu şekilde güvenilirliği işler. Tedavide bunu herkes hisseder; bu acıtır. Neden suçluluk hissettiğini bilmiyorum. Kendini bir cerrah olarak düşün: Karnı açmazsan apandisi asla bulamazsın. Bu ameliyat biraz acıtır, fakat sonra hasta iş görür. Ayrıca, o sadece iki nöronunu ameliyat ettiriyor, rahatlıktan ayrılarak paslanmaktan kurtulmak.

Bu tedavi çalışmasının kendisi onu sükunete, bu problemlerin yönetilebilirliğini, tolore edilebilirliğini, paylaşılabilirliğini, üzerinde çalışılabilirliğini tutarlılığa bir üzerine almasını açığa çıkarmaktadır. Hastan sadece senin sözlü müdahalalerini değil ayrıca, tarzını ve tutumunu da bir tutmaktadır, tanımaktadır. Ayrıca tüm şikayetlerinin depresyonla bağlantılı olduğu gözükmektedir.

Terapist: Eğer sadece dışarıyla savaşırsa ne yapabilirim. Problem benim için onunkinden daha da büyüror gibi görünüyor. Sanki onun neden şikayet ettiğini soruyorum ve o sanki diyor ki; ‘bundan feragat edemem’ . Diğer kelimelerde, bu ego- dystonic yapmaya çalışmakta iken bu onu gerçekten ego uyumsuz yapmıyor. Diyor ki bu onun yaşam sürdürücüsü, annesi olmadan çalışmıyor.

Dr. M : Kendisinin olmadığı, bu roller dışında kimliğinin olmadığı hislerini takip et; rol oynadığı her seferde hisleri derinleşiyor.

Terapist A: Kesinlikle. Annesi felaketti, Bayan A çok iyiyken ve hiç kızgın olmadığı anda ‘Anneni dinle, teşekkür etmez misin?’

Dr. M: Ona diyebilirisin ki: ‘kendin duygun olmayışına – kendini destekleyememene şaşırmıyorum’

Terapist A : Güzel. Bunu daha önce neden düşünmedim.

Dr. M: Kullanacağım bir şey daha ‘ İnsanların seni senden dolayı cevapladığını hiç hissetmedin çünkü onlara kendini hiç göstermiyorsun. Onların yanıtlarını kendi davranışlarınla manipüle ediyorsun. Onların senden hoşlanıp hoşlanmadığını veya onlar için ne yapıyor olduğunu nasıl bileceksin?’

Terapist A: Onun annesini kaybetme korkusu ve hiç annesi olmamasındansa kötü bir annesi olmasının daha iyi olacağı fikirleriyle gerçekleşen yetersizliğini nasıl yöneteceğim. Kendimi tekrar ediyorum, bu ego uyumsuzu yapmaya çalışıyorum ve olmuyor.

Dr. M: Ne, onu iki seçeneği olduğuna çok kesin olarak inandırabilir?

Terapist A: Annesine ona olan kızgınlığını söylerse annesinin kendini geri çekeçeğininden endişeleniyor.

Dr. M: Neden bunun gerçek olduğunu farzettiğini bilmiyorum. Bu odak onun aşırı uyum rolü oynama davranışında ikincil etken. Söylediğine göre tüm hayatı bu davranışları içeriyor, bunlarsız hiçbir şeyi yok. Bu şeklide hissediyor çünkü kendini hiç desteklemiyor. Aslında, kendini daha destekleyici olamaz mı?

Terapist A: Sadece başka insanlarla; abisine limit koyabiliyor.

Gruptan soru: Abisiyle ne olduğunu ortaya koy.

Terapist A: Bnun hakkında daha önce neden düşnmedim. Abisi bunu çok güzelce aldı. Bayan A abisinin kızgın olabileceğine ama olmadığını düşünmüştü. Durum daha iyileşti.

Dr. M: Anne imajı hala onungeri çekilme biriminin bir yansıtması. O herkesin annesi gibi olduğunu varsayıyor. Diyebilirdin ki; ‘ Abinin yanıtlarına bak. Onun kızgın olacağını düşünmüştün ama öyle olmadı. Herkesin üstüne yansıttığın bir illüzyonun üstüne tutunuyorsun. Sonra da kendini bu yanılsamayla dövüyorsun.

Terapist A: Evet, kendisiyle çok gurur duyuyordu. Onu kullanmış olan bir çok kşiyi durdurabilmişti.

Dr. M: Ve şimdi diyebilirsin ki; ‘ Burada,orda limit koyuyorsun ve bu kapasiteni sağlamlaştırıyorsun fakat bunlardan hiç birini kullanmıyorsun. Yapamadığını söylüyorsun ama açıkça yapabiliyorsun.’ Bu onun annesini kaybetme korkusundan ziyade onun terapiye karşı intrapsişik savunmasıyla ilgili. Fakat bunu yaparsa seans sırasında seninle yüzleşmek durumunda. Bu seansta oldukça aktif olmalısın, en başında biraz daha aktif olabilirsin. Biraz daha çok diyalogda bulunarak onun sorumluluklarını hafifletiyorsun.

Terapist A: Başlangıçta, entelektüel düşünen birindense ona yardım etmeye çalışıyorum. O çok sözel.

Dr: M: Bazen bunu saatlerce hiçbir sonuç alamayarak gıcık eden hastalarınla yapmak zorunda kalabilirsin. Bence şimdi o senin onun rahatman için sana hazır.

Gruptan soru: Perşembe günü sana çiçek getirdi. Bunu sık yapar mı?

Terapst A: evet sıklıkla çok neşeli ve mutlu gelir…

Dr. M: İyi hasta rolü oynuyor ve sen bunu çalışmalısın. Sana çiçek getirdi mi?

Terapist A: Evet, haklısınız. Bunu böyle almamıştım.
55
Dr.M: burada mükemmel bir çalışma yaptık. O ioryi bir hasta oldu, sana bir hediye getirdi.

Terapist A: bunu bütünüyle kaçırdım.

Dr. M: Tahmin ediyorum bu hep ilişkilerde hep oluyor değil mi? (Gülüşme)

Terapist A: Onun iyi hastayı oynamasından daha çok.

Dr. M: Haha çok roller oynamak zorunda. Bunları görmeye çalış.

Terapist A: evet, o neredeyse baştan çıkarıcı.

Dr. M: Ve sen onunla tartışıyorsun, çiçekleri ona geri verebilirsin. Tedavisi için ne ödüyor?

Terapist A: O bir klinik Hastası. Oğlu günlük bakımda olduğu için kliniğe USD 5.- ödüyor.

Dr. M: Ne olmuş?

Gruptan yorum: Günlük bakımı için bile ödemesini yapmadı.

Terapist A: bununla ilgili onunla konuşacağım. Sanıyorum fatura edilmeyeceğini anladı.

Dr. M: Supervizyonunu yaptığım bazı terapistler hastaları kötü bir depresyona düşene dek terapötik açıdan tarafsız olurlar ve her şeyi doğru yaparlar. Sonra onlar kollarını ve kalplerini açarlar,ve harcanan haftalar onları esas komplikasyonadan uzaklaştırır. Üstelik de, kendi depresyonun gerçekten çözememişsen, yine de ile de depresyon terk edilmez, hastanın depresyonunu tolore etmek sizi büyük bir zorluğa sürükler, çünkü bu sizin kendi depresyonunuzu tahrik eder.

Gruptan yorum: Peki kendimi her adımda son derece bilinçli tutarsam ve karmaşıklaştırmazsam, neden depresyona gireyim?

Dr. M: Çünkü hastanın getirdiği materyal senin bir çok bastırılmış çocukluk anını yankılar, onları uyarır ve sıkıca onlara bağlanır ve zorlamaya başlar, açığa çıkmaya çalışır. Tüm hastane sakinlerimiz, çok kötü sıkıntılara sahiptir çünkü ancak kendilerini ergenlikten çıkarınca, ve onlar hastadan çok tedaviye yönelirler. Onları bunun dışında analiz etmek gereksiz çünkü, senin amacın her zaman kişisel gelişimin olmamasına rağmen bu olur. Senin amacın duygularını tedavinin dışında tutmak. Sadece hangi duygularının tedaviye girdiği noktasını tanımla ve bunları kontrol et. Sonra tedavi iyiilerliyecektir. Bu durumda kendini berbat hissedebilirsin fakat tedavi iyi olacaktır. Sonra bir şeyi değişmek isteyip istemediğine karar verirsin.

Bazı küçük vrilerle Bayan A’nın terapötik içeriği değişti. Dramatik bir şeklide nasıl değişip ilerlediğini gördüğünüzde, terapi daha kolay olacaktır. Teorik birsebep, hipotez veya sonuç olmadığı taktirde hiçbir müdahalede bulunma hakkınız yok. Hipoteziniz yoksa, kendi dugularınız medeniyle muhtemelen müdahale ediyorsunuzdur.

Eğer bu olursa hastayı unutun. Bırakın siz kendi duygularınızdan çıkana dek hasta kendi kendine mücadeleye devam etsin çünkü, sizin hisleriniz bu noktada tedaviyi etkileyecektir.

Bu süreçte hastanın haftada birden daha fazla gelme olanağı var mı? Başarılı olursan ne olacak? Yaşayacağı traumalarla daha da derine inecek ve gerçekten haftada birdense iki kez görüşmeye ihtiyacı olacak. Bu çalışmada, ona onun neye ihtiyacı olduğunu öneremediğin durumda, kendi kendine hiçbir şey yapamadığı şeklinde bir savunma yakalamış olacaksın. Bu her zaman olmayabilir oysa, bu olduğunda her zamanki ücretini fatura etmelisin çünkü gerileyen bir çerçevede çalışamazsın. Olgunluk ve sorumluluk için gerçekçi bir çerçeveyi sürdürmelisin.
Birinci Bölümün Özeti

İlk beş ünitede karşı aktarımın Terapiste A’ya yapışan karşı aktarımları olduğu kadar, yapışan transferasın eylemlenmesi ile karşı karşıya gelmenin kullanılmasını ele örneklerle gösterdik. Uygun bir karşılama mümkün değildi, Bayan A’nın depresyonuna karşı hareket noktası güçlü, panikle, yapışan eylemleme savunması 1) eylemlemeyi kontrol; 2) Depresyona karşı savunmalarının tanımlanması; 3) ikinci düzey depresyonuna karşı savunmalarının tanımlanması ve kontrol edilmesi, (i.e.) aklileştirme, ayırma, kaçınma, yadsıma. İkinci düzey savunmalarla karşı karşıya gelme ve kontrol etme altta yatan terk depresyonun ortaya çıkmasında öncülük edecektir. Bu sonra güçlü savunmaları çökertir, hastanın eksik görüşmelerine etki eder. Dirençlere karşı konulduğunda, hasta savunmalarından sıyrılacak, grafik terimlerle betimlenmiş ve tarihsel geçmişiyle bağ kurulmaya başlanarak ortaya çıkan terk depresyonunun adı konulacaktır.

Yukarıdaki her bir klinik aşama Terapist A ile meydana gelmiş olabilecek terapötik süreçten daha önce Bayan A’nın tanımlamış olması gereken kendi karşı aktarımını göstermektedir. Ardışık sıra içinde terapistin karşı aktarımının sürekliliği 1) hastanın terk etme tehdidindeki çaresizliğinin ve anksiyetesinin eylemlenmesi; 2) Hastanın kendini ortaya koymasını yönetmek ve itelemek; 3) Hastanın terk depresyonu üzerinden tanımlanması.

Terapist asla , karşı aktarımın temeli olan onun kendi RORU yansıtmalı özdeşimini i.e, tam olarak anlayıp kontrol edemez. Hasta ve ödüllendirici nesnelerden dolayı oynadığı rol üzerinden o kendi yoksun öz sunumunu yansıtmaktadır. Bununla birlikte, terapi sürecinin ilerlemesi için yeterli kontrole izin vermektedir. sergilenen günlük davra
terapi içindeki günlük ve dışarıdaki davranışsal çıkarımların , davranışların motivasyonun altında yatan intrapsişik çıkarımların görüşülmesi üzerinden terapi mekanizmasını açık bir resim temsil etmektedir.

There are no comments yet.

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked (*).

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>