KLİNİK UYGULAMADA ZİHİNSELLEŞTİRME 

Jon. G. ALLEN

Peter FONAGY

Anthony W. BATEMAN

Çeviri:

Seda Yelkener

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 37

Klinik Uygulamada Zihinselleştirme

Jon. G. ALLEN – Peter FONAGY – Anthony W. BATEMAN

Özgün adı:
Mentalizing in Clinical Practice

First published in the United States by American Psychiatric Publishing, Inc., Wachington D.C. and London UK. Copyright 2008. All rights reserved.

American Psychiatric Publishing, Inc. tarafından A.B.D.’de yayımlanmıştır, Wachington D.C. and London UK. Copyright 2008. Tüm hakları saklıdır.

ISBN 978-605-4817-08-5

Türkçe yayın hakları Psikoterapi Enstitüsü’ne aittir.

Birinci baskı: Ağustos 2013

Editör: Tahir Özakkaş

Çeviri: Seda Yelkener

Yayıma hazırlayan: Sevgi Çorabatur, Melike Feyza Ateş, Menekşe Arık

Baskı: İklim Ofset

Nişanca Mah. Arpacı Hayrettin Sok. No:21 Eyüp/İstanbul

Tel: 0212 577 77 45

http://www.iklimmatbaa.com

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORG. VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.

Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Caddesi No:285

Darıca-İZMİT

Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 6698

Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL

Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102

http://www.psikoterapi.comhttp://www.psikoterapi.orghttp://www.hipnoz.com

 

KLİNİK UYGULAMADA ZİHİNSELLEŞTİRME

Jon. G. ALLEN

Peter FONAGY

Anthony W. BATEMAN

 

 

Editör:

Uz. Dr. Tahir ÖZAKKAŞ

Çeviri:

Seda YELKENER

 

SUNUŞ

Psikoterapi Enstitüsü olarak, öncelikle ruh sağlığı profesyonellerinin ya da ruh sağlığı ile ilgilenen kişilerin ihtiyaç duyacağı teorik bilgileri ve pratik/uygulamaya yönelik deneyimleri paylaşan özgün ve çeviri yayınlar ile literatüre katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, Psikoterapi Enstitüsü’nün çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen atölye çalışmaları, uluslararası konferanslar ve dünya literatüründen seçkileri içermektedir.

Psikanalitik literatüre 1960’ların sonlarında girmiş olup 1990’ların ilk yıllarından itibaren yoğun olarak kullanılan “zihinselleştirme” kavramını gelişimsel psikopatolojiye uygulayan Peter Fonagy ve arkadaşlarının çalışmaları hem bağlanma kuramı hem de kendilik gelişimi alanlarında büyük yankı uyandırmıştır. Bu kitap, zihinselleştirme kavramına bir giriş niteliğinde okunabileceği gibi, zihinselleştirme kavramını araştırma ve klinik çalışmalarında uygulamak isteyen akademisyen ve klinisyenler için de son derece faydalı bir kılavuz olarak da değerlendirilebilir.

Konuya ilgi duyan okuyucuların yanı sıra klinisyenler, psikote-rapistler ve araştırmacılar için başvuru kitabı niteliği taşıyan bu yayını sizlerle buluşturmaktan kıvanç duyarız.

Tahir ÖZAKKAŞ

Psikoterapi Enstitüsü Başkanı

 

 Yazarlar Hakkında

Peter Fonagy, Ph.D, FBA, Londra Üniversitesi, Psikolojik Klinik Sağlık Alt Birimi yöneticisi ve Psikanaliz alanında Freud Memorial Profesörüdür; Londra’daki Anna Freud Merkezinin başkanıdır; Baylor Tıp Fakültesi Psikiyatri ve Davranış Bilimi Bölümündeki Çocuk ve Aile Programında Danışmandır. Uluslararası Psikanalitik Birliği Lisansüstü Eğitim Komitesi Başkanıdır ve British Academy üyesidir. Klinik psikolog ve İngiltere Psiko-Analitik Topluluğunda çocuk ve yetişkin incelemelerinde eğitici ve denetleyici bir araştırmacıdır. Çalışmaları psikanalitik kuram ile ampirik araştırmaları içermektedir ve klinik araştırmaları da borderline psikopatoloji, şiddet ve erken bağlanma ilişkisine odaklanmaktadır. 300’den fazla bölüm ve makale yayımlamıştır ve birçok kitap yazmıştır ya da kitap editörlüğü yapmıştır. Son dönemdeki kitapları şunlardır: PsychoanalyticTheories:Perspectives From Developmental Psychopathology (Mary Target ile beraber); What Works for Whom?A Critical Review of Psychotherapy Research (Anthony Roth ile beraber); Psychotherapy for Borderline Personality Disorder: A Practical Guide  (Anthony Bateman ile beraber); Reaching the Hard to Reach: Evidence-Based Funding Priorities for Intervention and Research (Geoffrey Baruch ve David Robins ile beraber);Handbook of Mentalizing-Based Treatment (John Allen ile beraber).John G. Allen, Ph.D Akıl Sağlığı Araştırmasında Helen Malsin Palley Biriminin Başkanlığını ve Menninger Psikiyatri Bölümünde ve Baylor Üniversitesi Tıp Fakültesi Davranış Bilimlerinde Psikiyatrist Profesör unvanını, Houston, Teksas’taki Menninger Kliniğinde Kıdemli Psikiyatrist unvanını taşımaktadır. Psikoterapi ve diyagnostik danışmalar yapmakta, psikoeğitim programları yürütmekte, depresyon vetravmaya bağlı bozukluklar ile ilgili araştırmalar yapmaktadır. Bulletin of the Meninger Clinic dergisinin eski editörü, Journal of Trauma and Dissociation dergisinin ortak editörüdür ve Psychiatry dergisinin editörleri arasındadır; aynı zamanda bir dizi mesleki derginin ve kitap yayınlarının eleştirmeni olarak görev almaktadır. Travmaya bağlı problemler, depresyon, psikoterapi, hastane tedavisi, terapötik işbirliği, psikolojik testler, nöropsikoloji ve duygular konusunda birçok kitap bölümü ve mesleki makaleler yazmıştır ve yazımlarına katkıda bulunmuştur. Daha önce yazdığı veya yazımına katkı sağladığı kitaplar şunlardır; Traumatic Relationships and Serious Mental Disorders; Coping with Trauma: Hope Through Understanding; Coping with Depression: From Catch–22 to Hope; Diagnosis and Treatment of Dissociative Disorders (William Smith ile beraber); Borderline Personality Disorder: Tailoring the Treatment to the Patient (Leonard Horwitz, Glen Gabbard ve meslektaşları ile beraber); Restoring Hope and Trust: An Illustrated Guide to Trauma (Lisa Lewis ve Kay Kelly ile beraber); the Handbook of Mentalizing-Based Treatment (Peter Fonagy ile beraber).

Anthony W. Bateman, M.A., FRCsych Halliwick Psikoterapi Biriminde, St. Anna Hastanesinde, Barnet, Enfield ve Haringey Akıl Hastalıklarında Danışman Psikiyatrist, Menninger Kliniği ve Baylor Üniversitesi Tıp Fakültesinde Psikiyatri ve Davranış Bilimleri Bölümünde konuk danışmandır. Peter Fonagy ile beraber kişilik bozuklukları için zihinselleştirme odaklı bir tedavi şekli geliştirmiştir ve aynı zamanda klinik araştırmalar yürütmektedir. İngiltere’de borderline kişilik bozuklukları tedavi yönergeleri için oluşturulan National Institute for Clinical Excellence (NICE) geliştirme grubunun  uzman üyesidir. Kişilik bozuklukları ve psikiyatrik uygulamalarda psikoterapinin kullanımı üzerine bir dizi makale ve kitap bölümü yazmıştır. Kitapları şunlardır:Psyhchotherapy for Borderline Personality Disorder: Mentalization-Based Treatment and Mentalizing-Based Treatment for Borderline Personality Disorder: A Practical Guide, her ikisi de Peter Fonagy ile beraber yazılmıştır.

 

ÖNSÖZ

Kağnı


Diğer bir soru ise şudur; “Tüm diğer kavramlar içerisinde, bir kavramı değerli ve güçlü yapan şey nedir?”. Kavramın değerini ölçen dört öğe olduğunu öne sürmekteyim: 1) tanımının açıklığı; 2) kullanışlılığı; 3) uzun ömürlülüğü; 4) farklı kavramlara yol açacak şekilde gelişebilmesi. Bu dört öğenin kağnıya uygulanması: bir çift tekerleğin bir çift aks ile birleştirilmesi kavramı, bu ikisini tahta bir yapıya sabitlemek ve daha sonra bu tahta tekerlekli yapıyı bir öküze bağlamak açıkça tanımlanmıştır (1.öğe); insan ve mal taşımada bariz bir kullanışlılığı vardır (2.öğe); ve bunların 3.000 yıl önce kavramlaştırılmasından beri hala dünyanın birçok yerinde kullanılır durumdadır (3.öğe). Dahası, kağnı daha güçlü kavramlara evrilmiştir (4.öğe)- yine insan ve yük taşıyan, sürücüsü insan olan güç kaynağı önde bulunan dört tekerlekli, kağnı gibi olan araba ve kamyon örnek verilebilir. Ben “özgünlük” ve “yenilik” kavramlarını, bir tasarımın değeri veya potansiyelinin belirlenmesi için bir önkoşul olarak görmüyorum. Dahası, yukarıda belirtildiği gibi, en değerli kavramlar da daha önce var olanlardan meydana gelirler – tekerlekler, kutular, boyunduruklar, ulaşım ve işçilik hizmetleri için hayvan kullanımı bunlara örnek olarak verilebilir. Aslında, en değerli kavramlar daha önce var olan kavramlardan öylesine türemiştirler ki, nihayet ortaya çıktıklarında artık tamamen kendilerine özgü veya yeni görünmezler.
Eski bir felsefi bilmece, “Bir kağnının en önemli parçası nedir?” diye sorar.  Çoğu insan “Tekerleği” cevabını vermiştir. Daha sonra da “Öküz”, “Sürücü”, “Akslar”, “Öküzü arabaya bağlayan kısmı”  vb. cevaplar gelmiştir. Eski bir psikanalist ise bu soruya zekice “Kamçı” yanıtını vermiştir. Bu soruya benim vereceğim cevap ise “Kağnı tasarımı” olacaktır. Bana göre bu sorunun en iyi cevabıdır; her ne kadar tasarımlar MRI ile görülemez, hissedilemez ya da düşünülemezler ise de, bu cevap tasarımların ne kadar önemli ve ne kadar güçlü olduklarını göstermektedir.

Yeni olan nedir?

Otuz yıl önce psikiyatri eğitimime başladığımdan beri, yaklaşık 1.500 bölüm vizitine katıldım. En çok öne çıkan sunumlar arasında benim aklımda kalan Aaron T. Beck, M.D. tarafından yapılan konuşmaydı. Bu konuşma, Kolombiya Üniversitesi New York Psikiyatri Enstitüsünde bulunduğum sıralar ve kendisininDepresyonun Bilişsel Terapisi adlı kitabının 1979 yılında yayımlanmasından önce yapılmıştı. Bu büyük vizitler esnasında, Dr. Beck bilişsel-davranışçı terapiyi tanımlamış ve bunun yeni bir psikoterapötik yaklaşım olduğunu ve etkililiğinin test edilebilir olması gibi pek çok avantajının bulunduğunu belirtmiştir. Gerçekte, Dr. Beck yeni ve daha iyi bir kağnı tasarladığını söyleme cesaretini göstermiştir. Bu olayın bende bıraktığı izler tam zıttını söyleyen katılımcılardan daha çok Dr Beck’in muhteşem sunum konusunun orjinalliği ile çevrelenmiştir: “Bu hiç de yeni bir şey değil. Bu tür “şeyleri” hepimiz klinik uygulamalarımızda öteden beri yapıyoruz.” “Aaron’un yaptığı eski şarabı yeni şişeye koymaktır.” “Bilişsel tedavi tüm psikoterapi türlerinin temelidir.” “Temelde çok basit olan bir şeyden çok karmaşık bir şey meydana getiriyor.”

İşin garibi, ilk kez birkaç yıl önce Jon Allen, Peter Fonagy, ve Anthony Bateman’ı “zihinselleştirme” sempozyumunda hazır bulunduklarını duyduğum zaman, dinleyiciler arasındaki gözde klinisyenlerin duygusal tepkileri ve söylemleri, yıllar önce Dr. Berck’in uyandırdığı duygular  ile ürkütücü bir benzerlik göstermekteydi. Dr. Berck’in ruh sağlığı konusu üzerindeki çalışmalarının ve hizmet ettiğimiz insanların değişimsel etkilerini verirken, bu reaksiyonlar “zihinselleştirme” kavramı üzerinde çalışan Dr. Allen, Fonagy, Bateman ve diğerlerinin önemli düşüncelere sahip oldukları konusuna dikkatimi çekti.

Açıkça, Dr. Beck’in yeni kavramı benim yeni bir “kağnı” için belirlediğim dört kriterimle de uygunluk göstermiştir. Şimdi bu kriterleri Allen, Bateman, ve Fonagy’ın yeni kitaplarında da  belirtildiği gibi “zihinselleştirme” konusuna uygulayalım.

1.Kriter: Tanımın Açıklığı

Yeni bir kavramın değeri ve gücü için ilk kriterim tanımının açıklığıdır. Klinik Uygulamada Zihinselleştirmekitabının yazarları, kitaplarında zihinselleştirme için kısa ve kolay anlaşılır bir tanım kullanmışlardır, ve aynı cümlede şu abartılı önermeyi sunarak meydan okumuşlardır: “Biz zihinselleştirmenin – kişinin kendisinin ya da diğerlerinin zihinsel durumlarına dikkat etmesinin – tüm psikoterapötik tedaviler arasında en temel faktörolduğu ve dolayısıyla tüm ruh sağlığı uzmanlarının zihinselleştirme anlayışından ve pratik uygulamalarından faydalanacakları kanısındayız.” Yazarlar aynı zamanda, “zihinselleştirmenin doğasını ve önemini anlamamızın klinisyenlerin ve hastaların bütün ruh sağlığı tedavilerinden en iyi şekilde faydalanmalarına yardımcı olacağı görüşündeyiz; bu kitabın tümü bu görüşü desteklemektedir,” diye savunmaktadırlar. Diğer bir deyişle, yazarlar daha yeni ve daha iyi bir kağnı yarattıklarını belirtmektedirler.

Gördüğümüz gibi, bir kimse böyle bir iddia ortaya attığında diğerlerinin cevapları refleks olarak şüpheci, meydan okuyan ve incitici niteliktedir. Bu kitabın okuyucularının bana şu soruyu soracakları düşüncesindeyim: ”Bu kitabın yazarları, zihinselleştirme kavramının anlaşılması ve uygulamasının psikoterapi için terapötik ittifaktan veya hastanın bağlanma, soyutlama, akılcı düşünme, nesnel olma kapasitelerinden daha temel ve daha önemli olduğunu mu iddia etmektedirler? Yazarlar zihinselleştirme kavramının, terapötik ittifakın, bağlanmanın ve hayati bilişsel kapasitelerin belirleyici bir unsuru olabilecek kadar temel olduğunu mu iddia etmektedirler?” Bu gibi iddiaları tahmin etmek için, yazarlar direkt olarak zihinselleştirme tanımını en sade biçimde yeniden belirterek okuyucuların dirençlerine karşı çıkarlar:

Zihinselleştirmenin özü, zihni zihin içinde tutmaktır… kendimizin veya başkalarının zihinsel durumlarının farkında olduğumuzda – örneğin, hisler üzerine düşündüğümüzde – zihinselleştirme yaparız. Zihinselleştirme, davranışın yönelimsel zihin durumlarıyla bağlantılı olarak algılanması veya yorumlanması olarak tanımlanır.

Bu tanım okuyucunun derinlemesine düşünmesini ve yazarın iyi bir şekilde açıklamasını gerektirmektedir,ki yazarlar bunu “Zihinselleştirmeyi Anlamak” başlıklı birinci bölümde hayran bırakacak biçimde başarmışlardır. Böyle bir anlayış elde edildiğinde, okuyucu zihinselleştirmenin bütüncül yönlerinin cezbedici alanlarında gösterişli bir tura çıkartılır. Bunların içinde hayal gücü, doğru farkındalık, zihin körlüğü, zihin okuma, üstbiliş, duygusal zeka, içgörü, eylemde bulunma, zihinsel tasarım, bağlanma ve kuşaklararası iletim gibi kolay ele geçmez görünümler ortaya çıkarılmıştır. Kitapların gücü yazarlarının zihinselleştirme odaklıterapiyi tanımlayıcı klinik örneklere bağlama başarısından kaynaklanmaktadır. Bu örnekler okuyucunun terapötik yöntem ve araçlarının hepsini saf bir hale getirir ve genişletir.

Kendini bu işe adamış ve Amerikan Nöropsikiyatrik Birliği üyesi nöropsikiyatrı olarak, “Nörobiyoloji” başlıklı 4. Bölümden büyük keyif almış olmam pek de şaşırtıcı değil elbette. Benim açımdan, en yeni gelişimsel ve nörobilimsel araştırmalara dayanan bu anlayış, zihinselleştirme tanım ve savlarının önemli bir bileşenidir. Yazarlar zihinselleştirme kavramlarını modern evrim kuramı, yapısal nörobiyoloji, nörofizyoloji ve nörokimya merceğinden araştırmaktan ve eleştirmekten kaçınmazlar. Bu manzaraya pek aşina olmayan okuyucular, bilimin en heyecanlı ve ümit verici alanlarından birisinin çok kıymetli ve cezbedici bir incelemesiyle tanışacaklar. Ek olarak, nöropatoloji klasik olarak normatif beyin işleyişine ışık tutar (örneğin, darbenin bölgesel beyin fonksiyonlarımızın anlaşılmasına katkı sunan önemli bir araştırma aracı olduğu ortaya çıkmıştır); yazarların duygusal işlev bozuklukları, hasar görmüş sosyalleşme, bağlanma ve kişilerarası ilişkiler üzerine – özellikle otizm ve sosyopati gibi “zihinselleştirme bozukluklarına” odaklanarak – yaptıkları incelemeler yeni kavrayış sahaları doğurmaktadır. Elde edilen net sonuç şudur ki, yazarlar kitabın 1. Bölümünde değerli ve güçlü yeni bir kavram için 1. Kriterim olan tanımın açıklığına uyum sağlamışlardır.

 2.Kriter: Kullanışlılık

Değerli ve güçlü bir kavramı denemek için ikinci kriterim onun gösterilen kullanışlılığıdır. Klinik Uygulamalarda Zihinselleştirme kitabının yaklaşık %40’ını oluşturan ikinci bölüm “Zihinselleştirmeyi Uygulamak” bu amaç için tahsis edilmiştir. İyi ki, Dr. Allen, Fonagy ve Bateman etkin ve usta klinisyenlerdir ve zihinselleştirme odaklı tedavileri belirten bir dizi klinik deneyimlerden önemli sonuçlar çıkarmışlardır. Onların bu bölümdeki amaçları, okuyucuya “bu kuramı nasıl uygulamaya dönüştürecekleri konusunda” yardım etmektir ve onlar bu alanda oldukça başarılı olmuşlardır. Buna bir itiraf ile başlarlar: “Herhangi bir zaman diliminde bunu yapmak bilim değil, sanattır.” Hepimiz biliyoruz ki her ne kadar “bilimin” öğretilmesi zor olsa da, bir becerinin “sanata” dönüştürülmesi daha da zordur. Dolayısıyla, bu fikre adanmış ilk bölüm olan Bölüm 5 “Zihinselleştirme Sanatı” adını almıştır. Psikoterapi uygulamasında bilim ve sanat arasındaki farkı şu şekilde anlatmışlardır:

Sistematikleştirmenin psikoterapiyi yürütme konusunda rol oynadığı konusunda şüphemiz yoktur; bilgi, ilkeler ve stratejiler olmadan ne süreç yönünü bulabilir ne de biz araştırmalar yoluyla etkinliğimizi artırabiliriz. Fakat anlık interaktif süreç empati yapmayı gerektirmektedir.

Bu anlık etkileşim sürecinin psikoterapötik bağlamda en uygun şekilde uygulanmasının “sanata” yaklaştığı konusuna tamamen katılıyorum. İster yağlı boya tuvalin çerçevesi ister spor sahasının sınır çizgileri olsun tüm sanat dalları sınırlar içerisinde hayat bulur. Yazarlar zihinselleştirme açıklamalarına bu gibi yapıları eklemişlerdir. Bunu yaparken terapistlerin formal “zihinselleştirme durum formülasyonlarını” zihinselleştirme odaklı tedavilerin teknik yönlerinin bolluğunu tekrar gözden geçirerek yönettiklerini iddia etmişler ve her gün uygulanan tedavi yöntemlerine zihinselleştirme kavramlarının nasıl uygulanması gerektiğine yönelik uygulama ipuçları vermişlerdir.

Bu kitaptaki benzersiz, hareketli ve zorlayıcı kapsama, böyle bir tedavi almış olan borderline kişilik bozukluğuna sahip bir hastanın zihinselleştirme odaklı tedavi edilme deneyiminin kaynak sebebidir. Yazarların bu ve diğer kitaplarında ve bilimsel dergilerdeki makalelerinde yayınladıkları veriler ile beraber, bu hastanın zihinselleştirme odaklı tedavi almasının kişisel deneyiminin sebebi benim 2 no’lu Kriterimi tamamen onaylamaktadır (bu yeni kavramın faydası var mıdır?). Dahası, zihinselleştirme odaklı terapilerin işe yararlılığının onaylanması bağlanma travması tedavisi, anne baba ve aile terapileri, borderline kişilik bozukluklarına sahip kişilerin tedavileri, psikolojik bozuklukları olan kişilerin aile bireyleri ile beraber yapılanterapi ve eğitimi birleştiren psikoeğitim üzerine olan bölümlerden ayrılmıştır. “Bilim ve sanat” şeklindeki “iki kültür” hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen kişilere özellikle şu iki kitabı öneririm: The Two Cultures and the Scientific Revolution, C.P. Snow ve Consilience, Edward O. Wilson.

3.ve 4. Kriterler: Gelecek

Freud tarafından belirtilmiş olan psikanalitik kavramlar, şüphesiz, yüz yılı aşkın süredir kabul edilip uygulanmaktadır (3. Kriter) ve başka pek çok sağlam, türetilmiş, kavramsal uygulamaları ortaya çıkarmıştır (4. Kriter). Bu türevler arasına eklenmiş olan, Beck’in bilişsel-davranışçı terapisi zihinselleştirme odaklı terapileri gibi bu kitapta ileri sürülmüştür. Sonuncusu tazeliğini korurken, jüri halen uzun ömürlülüğünü ve türetilme etkisini gözden geçrimektedir. Ama yine de, zihinselleştirme odaklı terapilerin zaman içinde hem güç hem de değer ifade edeceklerine dair ilk göstergeler bulunmaktadır.

Detaylandırabileceğim pek çok örnek arasından bir tanesi Dr. Fonagy ve benim öğretim üyesi olduğumuz Baylor Üniversitesi Tıp Fakültesinin Brown Human Nöroimaj Laboratuvarından (HNL) türemiştir. Güçlü manyetik rezonans görüntüleme cihazları ve yeni bilgisayar programları kullanan HNL, son derece gelişmiş fonksiyonel beyin görüntüleme uygulamalarında uzmanlaşan bir araştırma laboratuvarıdır. “Hyperscanning” adı verilen bir teknikle, iki veya daha fazla birey belirli araştırma konuları doğrultusunda etkileşim kurarken bilim adamları onların beyinlerini inceleme olanağı bulmaktadır. Bu teknolojiler bilim adamlarımızın, örneğin, beynin etkileşimli görevler sırasında karar verme bölümünü incelemelerini sağlamıştır. HNL’deki bilim adamları – özellikle nörobilimciler, matematikçiler, birçok disiplinden davranış bilimciler ve radyologlar – zihinselleştirme ve zihinselleştirme odaklı terapilerin kavramlarından büyülenmişlerdir. Çünkü bunlar otizmden kişilik bozukluklarına kadar uzanan bağlanma odaklı bozukluklara sahip insanlardaki beyinsel işlev bozuklukları için olan modeller gibi “normal konular” olarak bilinen belirli ve önemli fonksiyonları özetlemeye yardımcı olmaktadırlar. Beyin bölgelerini ve zihinselleştirme içeren beyin sistemlerini lokalize etmek için ortak ve geniş bir anlayış bulunmaktadır. Aynı zamanda zihinselleştirme odaklı terapiler ile gelişme gösteren ilişkili olma bozuklukları olan hastalarda eğer beyin odaklı değişiklikler varsa bunları belirlemek konusunda da ortak bir ilgi söz konusudur. Bu gibi potansiyel buluşlar bu durumlara eşlik eden genetik, hücresel, moleküler ve nöropsikolojik anlayışlara sebebiyet verebilirler.

Zihinselleştirme gibi iyi tanımlanmış, kullanışlı ve test edilmiş bir kavramın hazır bulunması insan durumunun vazgeçilmez ve değişmeyen cezaları olarak düşünülen bağlanma ve ilişki bozukluklarından mustarip olan insanların anlayış ve buhran odaklı tedavileri geliştirmiştir. Bu da bir nevi zihinselleştirme kavramının ve zihinselleştirme odaklı terapi uygulamalarının nasıl kullanıldıkları, uygulandıkları ve yıllar boyunca nasıl uyarlandıklarının çeşitli birer örneğidir.

Stuart C. Yudofsky, M.D.

Baylor College of Medicine

BAŞLARKEN

 Zihinselleştirme, davranışların düşünceler ve hisler gibi zihinsel durumlarla ilişkili olarak anlaşılması etkinliği anlamına gelmektedir. Zihinselleştirme konusuna duyulan ilginin evriminin üç dalga halinde yayıldığını düşünüyoruz. Birincisi Uta Frith, John Morton ve arkadaşlarının zihinselleştirme bozukluklarını otizmdeki temel psikolojik sorun olarak yorumladıklarında ortaya çıkmıştır. Kısa bir zaman sonra, Peter Fonagy, Mary Target ve arkadaşları ikinci bir dalga yaratmışlardır. Zihinselleştirmeyi, borderline kişilik bozukluklarında  görülen travmaya bağlı gelişimsel psikopatolojiyi kapsayacak biçimde genişletmişlerdir. Bu klinik bağlamda Anthony Bateman ve Peter Fonagy zihinselleştirmeyi geliştirmek için tasarlanmış olan ayakta yoğun tedavi programları geliştirmişlerdir. Daha yakın zamanlarda, bir dizi bozukluklar, tedavi modelleri ve kuramsal yaklaşımlar ile ilişkili olarak zihinselleştirmenin daha geniş klinik uygulamaları ile ilgili üçüncü bir dalga oluşmaktadır. Birçok konferansta olduğu gibi  bu üçüncü dalga 2006 yılında yayımlanan bizim Handbook of Mentalization-Based Treatment adlı kitabımızda yer almaktadır. Bu kitap, bu üçüncü dalga ile tüm klinisyenleri zihinselleştirmeyi bütün psikoterapi tedavilerinin temeli olarak benimsemeye davet etmektedir. Bu kitap ile yapmayı umduğumuz şey, bu cüretkâr gibi görünen önermenin aslında herkesçe bilinen bir gerçeğe dayandığını göstermektir: psikoterapi uygulamalarında, klinisyenler ister istemez zihinselleştirmede bulunurlar ve hastalarına da bunu yaptırırlar. Bu kitap zihinselleştirme hakkındaki bilgileri en hızlı şekilde elde etmekle beraber klinisyenlerin aşinalık kazanmasını sağlayarak bu psikoterapi uygulamasını güçlendirmek istemektedir.

Zihinselleştirme üzerine uluslararası ilgi bir yana – Amerika’dan İngiltere’ye, Avrupa’dan Asya’ya, Avustralya’dan Yeni Zelanda’ya – konferans katılımcılarının hevesleri bizi çok şaşırttı. Doğal olarak, zihinselleştirme odaklı tedavinin kurulu olduğu yerde borderline kişilik bozukluklarının tedavisindeki zorluklara yardımcı olabilecek herhangi bir şeyin terapistler tarafından öğrenilmek istenmesine şaşırmadık. Fakat bu heves zorlukların ötesine geçiyor gibi gözüküyor, çünkü farklı yerlerden gelen akıl sağlığı uzmanları zihinselleştirmenin geniş önemini anlamaya başlamışlardır. Ancak, bu hevesin yanında, meslektaşlarımızın zihinselleştirme kavramına kucak açması gerektiğini savunduğumuzda dirençle karşılaşmaya da alıştık. Mary Target bu direnci iki şekilde özetlemiştir. İlk olarak, birçok klinisyen “zihinselleştirme”yi yabancı bulmaktadırlar – arkadaşımız Jeremy Holmes “biçimsiz” bir kelime olarak tarif etmektedir. Bizim de böyle teknik bir kelimeyi, insan kapasitesi olarak gördüğümüz bir şeyi anlatmak için kullanma konusunda şüphelerimiz vardır. Kelimeyi bir kimsenin doğal kelime haznesine kazandırmak zaman almaktadır, fakat birçok klinisyen ve bazı hastalar bunu yapmaktadır. Bunu kavramın eşsiz sınırları olarak tercüme edeceğimiz şeylerle kanıtlanmış olan çabalarla yapmaktadırlar. Bu yüzden kavramı tamamen anlamak ve bunu klinik uygulamalara aktarmak –bizim umduğumuz sizin bunu yapmanız- bu yabancı anlamı ortadan kaldıracaktır.

İkinci olarak, birinci direncin üstesinden gelerek ve kavram hakkında bazı doğa üstü anlayışlara sahip olarak, klinisyenler burada aslında yeni bir şey olmadığını ve her şeyi önceden bildiklerine inanacaklardır. Kitabın sonundaki referans kısmına hızlıca bir göz attığınızda bu sonuç ortadan kalkacaktır. Biz yazarlar ısrarla klinik uygulamalarımızda  – veya günlük yaşamlarımızda – zihinselleştirme konusunda başarılı olmak için zihinselleştirme hakkındaki her şeyi bilmek isteriz. Aslında bizim heyecanımız yeni alanların varlığı ve daha çok şey öğrenmemiz gerektiği gerçeği ile desteklenmektedir. Biz kitabımız boyunca bu noktaya açıklık getirmeye çalıştık. Handbook kitabını bitirdiğimizde Menninger Psikiyatri Bölüm Başkanı ve Baylor Üniversitesi Tıp Fakültesi Davranış Bilimleri Bölüm Başkanı Stuart Yudofsky klinisyenlere zihinselleştirme kavramını ve farklı uygulamalarını anlatan bir kılavuz çıkarılmasının alana yönelik iyi bir katkı olacağını ve en iyi yayıncının da American Psychiatric Publishing olacağını ifade etmiştir, biz de bunu onayladık. Gözden geçirilmiş bir kitap olarak Handbook‘un birçok görüşü yansıtması gibi avantajları vardır, fakat biz aynı zamanda bunun var olan bilgileri sunacağını ve bunları tek bir sesten ifade edeceğine inandık. İlgili literatürçok çeşitli ve gelişmiştir. Biz de bunları bir araya getirdik ve teknik literatüre yabancı olan klinisyen arkadaşlarımıza sunduk. Zihinselleştirme uygulaması genellikle sağduyuya dayalıdır, bu nedenle biz de bu kitapta daha çok konuşma dilinde bir tarz kullandık. Zihinselleştirme genelde kafa yoran, zor bir konu olduğundan kavramın incelikleri ve yoğun bilimsel seviyeleri anlamak da epey kafa yormayı gerektirmektedir. Dolayısıyla zihinselleştirmeye gereken önemi verebilmek için zihinsel beceri gerektirebilecek teknik materyaller kullanmada cimrilik etmedik. Okuyucularımıza şunun garantisini verebiliriz ki, ilk bölümlerdeki birkaç zorlanmadan sonra geriye kalan kısmı oldukça kolaydır. Ayrıca okuyucular diğer yazarların oldukça uzun olan alıntılarından da parçalar bulabileceklerdir – bu yazarların çoğu zihinselleştirme kelimesini daha önce duymamışlardır.

Kitabın genel yapısı çok basittir: Giriş kısmında bizim etkili psikososyal tedavilerdeki en yaygın etken olarak zihinselleştirme konusu hakkındaki düşüncelerimiz, Bölüm I’de derinlemesine zihinselleştirme ve Bölüm II’de klinik uygulamalar ele alınmıştır. Doğal olarak, klinisyenler zihinselleştirmenin genel tanımını aldıktan sonra onu uygulayacaklar, bunu yaparken Bölüm I’e ve daha sonra Bölüm II’ye geçeceklerdir. Şu anda biliyoruz ki, zihinselleştirme kavramının genel anlamını ve onun bilimsel temellerini anlamak, uygulamaya büyük katkı sağlamaktadır. Bu projenin önemi büyütülmemelidir: biz insan beyninin nasıl canlanacağının anlaşılması için bir mücadele veriyoruz. Dahası, zihinselleştirmeyi destekleyen ve sarsan gelişimsel durumlar doğrudan psikoterapi uygulamalarına dönüşmektedir. Zihinselleştirme, benzer kavramlarla olan ilişkisi, ilişkiler ile ilgili gelişimsel kökenleri ve nörobiyolojik desteklerine uygun olarak literatürün anlaşılır bir tekrarını verebilmek için kitap içerisinde bir kitap şeklinde Bölüm I’i yazdık. Bölüm II her ne kadar arkasında pek çok bilim olsa da, zihinselleştirmenin psikoterapideki rolünün bir çeşit sanat olduğunu anlatan bir kısımla başlamaktadır. Bu durum psikoterapideki zihinselleştirme müdahaleleri adlı bir sonraki bölüme zemin oluşturmaktadır. Daha sonraki bölümler bu gibi müdahalelerin travma tedavilerine, aile-çocuk terapilerine, borderline kişilik bozukluklarına, psikoeğitime ve sosyal sistemlerde şiddetin önlenmesine uygulanabilirliğini göstermektedir.

Satın Alma Linki :
http://yayin.psikoterapi.com/klinik-uygulamada-zihinsellestirme

There are no comments yet.

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked (*).

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>