İlişkisel Travmanın Sağ Beynin Gelişimi,
Duygulanım Düzenlemesi ve Bebeklerin
Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkileri
Allan N. SCHORE
Bu dizinin ilk yazısında[1] bağlanma deneyimlerine ve bu deneyimlerin düzenleyici yapılar ve işlevler üzerindeki etkilerine odaklanan bilimler arası bir yaklaşımın daha kapsamlı normal gelişim modelleri oluşturmamıza faydalı olacağını önermiştim. Bu bakış açısı bağlanma kuramının temel prensiplerinden doğmaktadır. Bowlby(1969), Bağlanma başlıklı çığır açan kitabında gelişimsel süreçlerin en doğru şekilde anlaşılabilmesi için bunları kendine özgü benzersiz özelliklere sahip genetik bir oluşumla belli bir çevre arasındaki etkileşimin bir ürünü olarak görmemiz gerektiğini söylemiştir. Daha sonra güncel biyolojiyi gelişimsel psikanalitik kavramlarla birleştirerek, bebeğin “uyumlanma ortamının” “türlerin hayatta kalması için hayati önem taşıyan” sonuçları olduğunu ve bağlanma ilişkisinin bebeğin beyninde bağlanma işlevlerini düzenleme işlevine sahip bir “kontrol sisteminin” olgunlaşmasını etkileyerek “stresle başa çıkma kapasitesini” doğrudan etkilediğini öne sürmüştür. Bowlby her zaman normal gelişimin karmaşık yönlerinin detaylarıyla ve derinden anlaşılabilmesi için gelişimsel psikoloji, psikanaliz, biyoloji ve nörobilimin birleştirilmesi gerektiğini savunmuştur (Schore, 2000a).
“Beyin Yılları” olarak anılan on yıllık süre boyunca ve sonrasında hayatın ilk evrelerinde meydana gelen benzersiz psikolojik, psikobiyolojik ve …