TEDAVİYE ALINAN ANKSİYETE BOZUKLUĞU GRUBUNDAKİ HASTALARIN CİNSİYETLERİNİN, DEĞİŞİK PARAMETRELER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Uz.Dr.Tahir Özakkaş[1]

ÖZET: Azerbaycan tıp Üniversitesi Psikiyatri polikliniği ve hastahaneleri ile İstanbul Özel Psikiyatri Poliklniğine başvurun 180 Anksiyete Bozukluğu hastası tedavi yaklaşımlarına cevap özellikleri ve çeşitli parametreler açısından incelenmiştir.

DSM III-R kriterlerine göre SCID-OP uygulanarak 60 fobi, 60 anksiyete ve 60 obsesif-kompulsif hasta grubu rastgele örneklem yöntemi ile farmako, psiko ve kombine tedavi gruplarına eşit olarak ayrılmıştır. Farmakoterapi grubuna 8 haftalık ve idame tedavisi olarak clomipramin, buspiron ve alprazolam verilmiştir. Psikoterapide ise 10 günlük 20 saatlik hücum tedavisi ile birlikte 8 haftalık bir uygulama verilmiştir. Bunlara kognitif-davranışsal terapi ile içgörü yönelimli dinamik psikoterapi eklektik ve esnek olarak uygulanmıştır. Zaman zaman hipnoz kullanılmıştır.

I. GİRİŞ

Anksiyete bir semptom olarak bir çok mental hastalıkta karşılaştığımız bir belirtidir. Anksiyetenin birey üzerinde fiziksel ve mental belirtileri mevcuttur. Anksiyetenin psikolojik belirtileri arasında irritabilite, konsantrasyon zorluğu, sese karşı hassasiyet ve yerinde duramama sayılabilir. Ayrıca hafızanın zayıflaması, otonom sisteme aşırı yoğunlaşma sonucunda kalp atımlarını hissetme ve bunu bir kalp krizi gibi yanlış yorumlama ve buna bağlı algılama çarpıklıkları ve düşünce bozuklukları da ortaya çıkabilmektedir.

Bu hastaların fiziksel belirtileri sempatik sinir sisteminin aşırı aktivitesi ve kas geriliminin yoğunlaşmasını sonucu ortaya çıkar. Gastrointestinal sistem belirtileri olarak ağız kuruması, yutkunma zorluğu, epigastriumda hassasiyet, hava yutmaya bağlı geğirme, bağırsak hareketlerinde artma veya azalma oluşabilir.Solunum sisteminde; göğüste daralma hissi, nefes almada zorlanma, ve aşırı nefes alıp verme meydana gelebilir. Kalp damar sisteminde; çarpıntı, kalp üzerinde ağrı veya huzursuzluk hissi, boyunda ve muhtelif bölgelerde kalp atımlarının hissedilmesi görülebilir. Genitoüriner sistem belirtileri olarak; sıs sık idrara çıkmak, idrar yaparken yanma hissedilmesi, ereksiyon yetersizliği ve libido kaybı söz konusudur.Kadınlarda menstrüel bozukluklar ve amenore görülebilir. Merkezi sinir sistemi ile ilgili olarak kulak çınlaması, görme bulanıklığı, karıncalanma hissi ve baş dönmesi belirtileri tesbit edilebilir. Ayrıca müsküler gerilime bağlı şikayetler olabilir. Özellikle skalp bölgesinde hissedilen başağrıları mevcuttur. Uyku bozuklukları olarak; uykuya dalamamak, sık sık uyanmak, kabuslar görmek, erkenden uyanmak ve tekrardan uykuya dalamamak meydana gelebilir.

Anksiyete Bozuklukları DSM III, DSM III-R ve DSM IV’ün tanı kriterlerinden ve anksiyetenin biyolojik yapısının öğrenilmesi ile ilgili gelişmelerden çok etkilenmiş hastalıklarındandır. DSM III-R’da obsesyonel bozukluklar anksiyete bozuklukların bir alt tipini oluşturmaktadır. Ancak ICD-10’da obsesyonel bozukluklar ayrı bir kategoride değerlendirilmektedir. Anksiyete obsesyonel bozukluğun bir semptomu olarak kabul edilmektedir.(Oxford) Fobik bozukluğun tiplerinin tanınmasında da DSM II-R ve ICD-10 arasında da farklılıklar vardır Geçtiğimiz yirmi yıl boyunca, Amerikan psikiyatristleri nörozlarla ilgili psikodinamik oryantasyonlu yaklaşım tarzlarından ve formülasyonlarından uzaklaşan bir anksiyete bozuklukları anlayışına sahip olmuşlardır.(Tablo 1, Tablo 2) Sonuçta “Nöroz” teriminin günlük klinik çalışmaların dışına çıkarıldığı ve kullanılmadığı bir aşamaya gelinmiş, bunun yerine mantıklı klinik kriterlerin üzerine oturmuş ve sağlam temeller üzerine bina edilmiş çeşitli klinik anksiyete bozukluklarına bölünmüştür.

II. MATERYAL VE METOD

1-ARAŞTIRMA TİPİ

Bu araştırma, içerisinde tanımlayıcı ve analitik ögeler de taşıyan karşılaştırmalı prospektif bir grub çalışmasıdır.

Kliniklerimize başvuran hastaların, DSM III-R kriterlerine göre anksiyete bozukluğu tanısı alan hastaların cinsiyet açısından, klinik görünümlerinin neler olduğunu, bu klinik formalaşmanın ve hastalığa yakalanmanın; medeni durum, yaş, hastalık süresi, öğrenim, meslek, psikososyal ve çevresel sorunlar gibi bağımsız değişkenlerle ilişkisinin ne olduğu araştırılmıştır. DSM III-R kriterlerine göre Anksiyete Bozukluğu teşhisi alan hastaların rastgele örneklem istatistik yöntemi ile üçe ayrılması ve bunların üç tedavi yöntemi ile tedaviye alınması (psikoterapi, farmakoterapi ve kombine tedavi) ve sonuçta tedavi yaklaşımlarının karşılaştırılması yapılarak, tedavi yaklaşımları arasında bir fark olup olmadığı araştırılmıştır.

2-ARAŞTIRMANIN YAPILDIĞI YER

Bu araştırma, Azerbaycan Tıp Üniversitesi Psikiyatri Kafedrası nezdindeki 2 numaralı hastahanesine, Semaşka hastahanesi psikosomatik şubesine, 1 numaralı psikonöroloji dispanserine (PND) başvuran hastalar ile, Türkiye’de Akdeniz Tıp Merkezi Psikiyatri Polikliniği ve Özel Psikolojik Danışmanlık Merkezine başvuran hastalar üzerinde yapılmıştır. Çok merkezli yapılan bu çalışma Azerbaycan Cumhuriyeti Bakü şehri ile Türkiye Cumhuriyeti İstanbul şehirlerinde gerçekleştirilmiştir

3-ARAŞTIRMA GRUBU.

Araştırma evrenini, ATÜ Psikiyatri Kafedrasının hizmet verdiği hastane poliklinikleri ile İstanbul’daki Özel Psikolojik Danışmanlık Merkezi ve Akdeniz Tıp Merkezi Psikiyatri polikliniğine psikolojik rahatsızlık nedenleri ile başvuran ve DSM III-R kriterlerine göre Anksiyete Bozukluğu tanısı konan 10-65 yaş grubundan 180 (77 kadın ve 103 erkek) hasta oluşturmaktadır.

Araştırmada örneklem yapılmamış, ilgili merkezlerde çalışma yürütüldüğü esnada polikliniklerimizi başvuran ve kriterlerimize uyan tüm hastalar alınmıştır.

Bu hastalar arasında dışlayıcı kriterlerimiz nedeniyle 28 hasta kabul edilmemiştir.

4-BİLGİLERİN TOPLANMASI

Bilgiler 1 Haziran 1995-30 Mayıs 1998 tarihleri arasında toplanmıştır.

ARAŞTIRMA VERİLERİ

1-Muayene yöntemleri

a. SCID-OP (Structural Clinical Interwiev Standardized for inter-rater reliability) (DSM III-R)

2-Laboratuar Muayeneleri

3-Psikometrik testler

4-Sosyodemografik Anket vasıtası ile toplanmıştır.

1.MUAYENE YÖNTEMLERİ:

Polikliniklere müracaat eden hastalar somatik ve psikiyatrik muayeneden geçirilmiştir. Bunlara SCID-OP uygulanarak DSM III-R kriterlerine göre Anksiyete Bozukluğu tanısı alan hastalar araştırma grubuna dahil edilmiştir. Dışlayıcı kriterleri içeren hastalar gruptan çıkarılmıştır.

2.LABORATUAR MUAYENELERİ:

Grup içine alınan bu deneklere kan analizleri (kırmızı küre, beyaz küre, hemoglobin, sedimentasyon, karaciğer fonksiyon testleri, böbrek fonksiyon testleri, endokrin testler), EKG, EEG ve gerekli diğer tedkikler uygulanmıştır.

3.PSİKOMETRİK TESTLER:

a. İşlevselliğin Genel değerlendirme Skalası (İGDS)

b. Spielberg Anlık Kaygı Skalası (SAKS)

c. Spielberg Sürekli Kaygı Skalası (SSKS)

d. Yale-Brown Obsessif-Kompulsif Skalası (YB-OKS)

e. Hamilton Depresyon Skalası (HDS)

f. Fobi Kendi Ölçüm Skalası (FKÖS)

4.VERİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Elde edilen veriler, veri kodlama kağıdına geçirildikten sonra kompütere yüklenmiştir. Bu bilgiler EPI istatistiksel analiz programı ile tablolandırılmıştır. Tablo haline getirilen bu veriler, yine aynı kompüter programı vasıtası ile istatiksel analize tabi tutulmuştur. Gerekli yerlerde istatiksel analiz için, Khi kare, t-student, ANOVA varyans analizi, Fisher ve Yates düzeltmeleri yapılmıştır.

5.METOD

Bu çalışmada; ilaç (alprozolam, amitriptilin, buspiron, anafranil, floksetin) ve eklektik (içgörü yönelimli ve kognitif-davranışçı) psikoterapi yalnız başlarına ve birlikte karşılaştırılmıştır. Hastalar rastgele örneklem yöntemi ile aşağıdaki gruplardan birine dahil edilmiştir.

İ İlaç

PS Psikoterapi

İ+PS İlaç ve psikoterapi birlikte

Tedaviye alınmadan hastalar, fizik muayene ve laboratuar testlerinden geçirildi ve yazılı izinleri alındı. Hastalar herhangi bir psikoterapotik uygulamanın etkisinden sıyrılmak ve ilaçtan arınma süresi olarak ortalama 21 gün bekletildi.

Hastalar 12 ayın üzerinde takip edildi. 0-8 hafta arasında tedaviye alındı Psikoterapi alan hastalar on gün peşpeşe standardize edilen yoğun hucüm tedavisine alındılar.Tedavinin geri kalan kısmı 8-16 hafta arasında tamamlandı ve hastalar aralarda ilaç ve herhangi bir psikoterapi olmadan 52 haftaya kadar takip edildi.

Hastalar tedavi süresince (yoğun psikoterapi dönemi haricinde) 12 kez doktoru ziyaret ettiler. Ziyaret haftaları 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 8 haftalar ve 3, 6, 9, ve 12. aylarda idi. Zaman zaman telefonla bağlantı kuruldu.İhtiyaç duyulan hastalarla ek görüşmeler yapıldı..

Son değerlendirmelerde 6 hafta içinde tamamlandı.

TEDAVİ

Hastalar başlangıçtan itibaren üç tedavi grubuna ayrıldı. Bunlar; ilaç, psikoterapi ve kombine terapi idi. Her bir gruptaki hastalarda DSM III-R teşhis kriterlerinden yola çıkılarak, anksiyete bozukluklarının alt grubuna ayrıldılar. Bu gruplar:

1.Fobi İle İlgili Bozukluklar Kümesi.

A. Basit Fobi

B. Sosyal Fobi

C. Agorafobi

2. Obsessif- Kompulsif Bozukluk Kümesi

3. Anksiyete Kümesi ve diğerleri

A. Panik Bozukluk–(Agorafobili-Agorafobisiz)

B. Yaygın Anksiyete Bozukluğu

C. Diğerleri: (Posttravmatik Stress Bozukluğu, Akut Stress Bozukluğu, vb.)

Bu şekilde hastalar üç alt kümeye ayrıldılar.

III. BULGULAR

Tablo 1: Araştırma grubuna dahil edilen deneklerin cinsiyetlerine göre dağılımı:

Cinsiyet N % Kamülatif  %
Erkek 103 57.2 57.2
Kadın 77 42.8 100.0
Toplam 180 100.0

Ortalama (O):1.43 Standart Sapma(SS):0.5

Tablo 1’den de anlaşılacağı gibi araştırma grubuna dahil edilen deneklerin 103 (%57.2)’ü erkek, 77 (%42.8)’si kadındır.

Tablo 2: Araştırma grubuna dahil edilen deneklerin medeni durumlarına gruplarına göre dağılımı:

Medeni durum N % Kamülatif  %
Evli 87 48.3 48.3
Bekar 81 45.0 93.3
Dul 12 6.7 100.0
Toplam 180 100.0

Ortalama (O):1.58 Standart Sapma(SS):0.62

Tablo 2’den de anlaşılacağı gibi araştırma grubuna dahil edilen deneklerin medeni durumu görülmektedir. Bunların 87 (%48.3)’si evli, 81 (%45.0)’i bekar ve 12 (6.7)’si duldur.

Tablo 3: Araştırma grubuna dahil edilen deneklerin yaş gruplarına göre dağılımı:

Yaş N % Kamülatif  %
– 10 4 2.2 2.2
11 – 20 17 9.4 11.7
21 – 30 77 42.8 54.4
31 – 40 47 26.1 80.6
41 – 50 22 12.2 92.8
51 – 13 7.2 100.0
Toplam 180 100.0

Ortalama (O):3.58 Standart Sapma (SS):1.12

Tablo 3’den de anlaşılacağı gibi araştırma grubuna dahil edilen deneklerin 10 (%2.2)’u on yaşının altında, 17 (%9.4)’si 11-20 yaş grubunda, 77 (%42.8)’si 21-30 yaş grubunda, 47 (%26.1)’si 31-40 yaş grubunda, 22 (%12.2)’si 41-50 yaş grubunda, 13 (%7.2)’si 51 yaş grubunun üzerindedir. Hastaların %66.9’u 21-40 yaş grubu arasındadır.

Tablo 4: Araştırma grubuna dahil edilen deneklerin hastalık süresi gruplarına göre dağılımı:

Hastalık süresi N % Kamülatif  %
1 – 5 137 76.1 76.1
6 – 10 25 13.9 90.0
11 – 15 9 5.0 95.0
16 – 9 5.0 100.0
Toplam 180 100.0

Ortalama (O):1.36 Standart Sapma (SS):0.80

Tablo 4’den de anlaşılacağı gibi araştırma grubuna dahil edilen deneklerin hastalık süreleri açısından bakıldığında 137 (%76.1)’si 1-5 yıllık hastalık süresinde sahip, 25 (%13.9) 6-10 yıllık hastalık süresinde sahip, 9 (%5.0)’u 11-15 yıllık hastalık süresinde sahip, 9 (%5.0)’u 16 yıl ve üzeri hastalık süresinde sahipdir.

Tablo 5: Araştırma grubuna dahil edilen deneklerin eğitim durumları gruplarına göre dağılımı:

Eğitim durumu N % Kamülatif  %
Okur yazar 3 1.7 1.7
İlkokul 14 7.8 9.4
Ortaokul 38 21.1 30.6
Lise ve dengi 50 27.8 58.3
Yüksek okul 75 41.7 100.0
Toplam 180 100.0

Ortalama (O):4.0 Standart Sapma (SS):1.05

Tablo 5’den de anlaşılacağı gibi araştırma grubuna dahil edilen deneklerin eğitim durumları açısından bakıldığında 3 (%1.7)’si okur yazar durumda, 14 (%7.8) ilkokul eğitimine sahip, 38 (%21.1)’u ortaokul eğitimine sahip, 50 (%27.8)’u lise ve dengi eğitim düzeyine sahip ve 75 (41.7)’i yüksek okul eğitim düzeyine sahiptir. Bu tablo toplumsal dengeyi yansıtmamaktadır. Yüksek okul mezunları bu tabloda büyük bir yer tutarak birinci sırada bulunmaktadır.

Tablo 6: Araştırma grubuna dahil edilen deneklerin meslek gruplarına göre dağılımı:

Meslek N % Kamülatif  %
İşsiz 24 13.3 13.3
Öğrenci 41 22.8 36.1
İşçi 11 6.1 42.2
Memur 31 17.2 59.4
Serbest 45 25.0 84.4
Ev hanımı 28 15.6 100.0
Toplam 180 100.0

Ortalama (O):3.64 Standart Sapma (SS):0.39

Tablo 6’den de anlaşılacağı gibi araştırma grubuna dahil edilen deneklerin meslek durumları açısından bakıldığında 24 (%13.3)’si işsiz, 41 (%22.8) öğrenci, 11 (%6.1)’u işçi, 31 (%17.2) memur, 45 (25.0)’i serbest meslek sahibi ve 28 (15.6)’i ev hanımıdır. Serbest meslek sahipleri.bu tabloda büyük bir yer tutarak birinci sırada (%25.0) bulunmakta ve hemen ardından ikinci sırada öğrenciler (%22.8) gelmektedir

Tablo 7: Araştırma grubuna dahil edilen deneklerin yaşanılan ülke gruplarına göre dağılımı:

Yaşanılan ülke N % Kamülatif  %
Türkiye 147 81.7 81.7
Azerbeycan 33 18.3 100.0
Toplam 180 100.0

Ortalama (O):1.18 Standart Sapma(SS):0.39

Tablo 7’den de anlaşılacağı gibi araştırma grubuna dahil edilen deneklerin yaşadığı ülke açısından bakıldığında 147 (%81.7)’si Türkiye’de, 33 (%18.3) Azerbeycan’da, yaşamaktadır.

Tablo 8: Araştırma grubuna dahil edilen deneklerin psikososyal ve çevresel sorunların bulunma durumuna göre dağılımı:

Psikososyal ve çevresel sorunlar N % Kamülatif  %
Birincil destek grubu ile 53 29.4
Çevresel 25 13.9
Eğitim 22 12.2
Meslek 38 21.1
Barınma 11 6.1
Ekonomik 53 29.4
Sağlık kuruluş. Ulaşma 1 0.6
Yasal sistem 0 0
Diğer 7 3.9

Ortalama (O):3.58 Standart Sapma(SS):1.12

Tablo 8’den de anlaşılacağı gibi araştırma grubuna dahil edilen deneklerin psikososyal ve çevresel problemler açısından bakıldığında 53 (%29.4)’ü birincil destek grupları ile, 25 (%13.9)’i sosyal çevre problemleri ile, 22 (%12.2)’si eğitim problemleri ile, 11 (%6.1)’i barınma problemleri ile, 53 (29.4)’ü ekonomik problemleri ile, 1 (0.6)7i sağlık kuruluşlarına ulaşma problemi ile ve 7 (3.9)diğer problemlerli ilgili sorunlara sahiptir. Birincil destek grupları ve ekonomik problemler 53’er kişi ile %29.4 oranlarla birbilkte birinci sırayı almaktadır. Araştırma grubumuzda yasalarla problemi olan kimse bulunmamaktadır. Meslek ile ilgili problemlerde %21.1 ile önemli bir yer işgal etmektedir.

Tablo 9: Araştırma grubuna dahil edilen deneklerin kişilik bozuklukları gruplarına göre dağılımı:

Kişilik bozuklukla. N % Kamülatif  %
Yok 66 36.7 36.7
A grubu¹ 12 6.7 43.3
B grubu² 36 20.0 63.3
C grubu¬ 66 36.7 100.0
Toplam 180 100.0

Ortalama (O):1.57 Standart Sapma (SS):1.31

¹ A Grubu: Paranoid,şizoid, şizotipal ²B Grubu: Antisosyal, borderline, histrionik, narsistik

¬C Grubu: Çekingen, bağımlı, obsessif-kompulsif ve diğerleri.

Tablo 9’dan da anlaşılacağı gibi araştırma grubuna dahil edilen deneklerin kişilik bozuklukları açısından bakıldığında 66 (%36.7)’sında herhangibir kişilik bozukluğu bulunamamış, 12 (%6.7)’sinde A grubu kişilik bozuklukları, 36 (%20.0)’ında B grubu kişilik bozuklukları, 66 (%36.7) C grubu kişilik bozuklukları bulunmuştur. C grubu kişilik bozuklukları, %36.7 ‘lik bir oranla birinci sırada yer almaktadır.

Cinsiyet Bağımsız Değişkenine Göre Araştırma Grubunun Özellikleri:

Tablo 10: Araştırma grubuna dahil edilen deneklerin cinsiyet ve teşhis gruplarına göre dağılımı

Cinsiyet Teşhis
Fobi grubu OKB¹ grubu Anksiyete Toplam
N % N % N % N %
Erkek 32 53.3 42 70.0 29 48.3 103 57.2
Kadın 28 46.7 18 30.0 31 51.7 77 42.8
Toplam 60 100.0 60 100.0 60 100.0 180 100.0

X²:6.31 Serbestlik Derecesi (SD):2 p < 0.04

Tablo 10’dan da anlaşılacağı gibi araştırma grubuna dahil edilen deneklerin cinsiyet bağımsız değişkenine göre hastalık gruplarına göre dağılımı verilmiştir. Fobi grubundaki 60 hastanın 32 (%53.3) ‘si erkek, 28 (%46.7)’si kadın, OKB grubundaki hastaların 29 (%48.3)’si erkek, 18 (%30.0)’i kadın, anksiyete grubundaki hastaların 42 (%70.0)’si erkek, 31 (%51.7)’i kadındır. X² istatistiksel analizi yapıldığında gruplar arasındaki fark p< 0.04 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.

Tablo 11: Araştırma grubuna dahil edilen deneklerin cinsiyet ve kişilik bozukluklarına göre dağılımı:

Cinsiyet Kişilik bozuklukları
Yok A kümesi B kümesi C kümesi Toplam
N % N % N % N % N %
Erkek 47 71.2 6 50.0 13 36.1 37 56.0 103 57.2
Kadın 19 28.8 6 50.0 23 63.9 29 44.0 77 42.8
Topla 66 100.0 12 100.0 36 100.0 66 100.0 180 100.0

X²:12.12 Serbestlik Derecesi (SD):3 p < 0.006

Tablo 11’dan da anlaşılacağı gibi araştırma grubuna dahil edilen deneklerin cinsiyet bağımsız değişkenine göre kişilik bozukluklarına göre dağılımı verilmiştir. Kişilik bozuklukları olmayan yok grubundaki 66 hastanın 47 (%71.2) ‘si erkek, 19 (%28.8)’si kadın, A kümesi grubundaki 12 hastanın, 6 (%50.0)’si erkek, 6 (%50.0)’i kadın, B kümesi grubundaki hastaların 13 (%36.1)’si erkek, 23 (%63.9)’i kadındır. C kümesi grubundaki hastaların 37 (%56)’si erkek, 29 (%44.0)’i kadındır. X² istatistiksel analizi yapıldığında gruplar arasındaki fark p< 0.006 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.

Tablo12: Araştırma grubuna dahil edilen deneklerin (psikoterapi alanlar, farmakoterapi alanlar, kombine terapi alanlar ) cinsiyete göre dağılımı:

Cinsiyet Tedavi yaklaşımları
Farmako Psiko Kombine Toplam
Erkek 42 26 35 163
Kadın 18 34 25 77
Toplam 60 60 60 180

ANOVA F:4.578 p <0.01

Tablo 12’dan da anlaşılacağı gibi araştırma grubuna dahil edilen deneklerin cinsiyet bağımsız değişkenine göre tedavi yaklaşımlarına göre dağılımı verilmiştir. Cinsiyet ile tedavi yaklaşımları grubları arasında istatistiksel olarak bir ilişki olup olmadığı ANOVA F istatistik analizi yapılarak araştırıldığında

istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmıştır.

Cinsiyet bağımsız değişkeninin diğer faktörlerle karşılaştırılması istatistiksel olarak yapıldığında (X² analizlerinde) ; medeni durum, yaş grubları, hastalık süreleri, eğitim durumu, birincil destek grubu ile ilgili problemler, çevresel faktörlerle ilgili problemler, mesleki problemler, barınma problemleri, ekonomik problemler, sağlık kuruluşlarına ulaşım problemleri, yasal sistemle ilgili problemler ve diğer problemler açısından istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.

Cinsiyet ile meslek grubları arasında istatistiksel olarak bir ilişki olup olmadığı X² analizi yapılarak araştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmıştır. (X²:49.15 p<0.00)

Cinsiyet ile teşhis grubları grubları arasında istatistiksel olarak bir ilişki olup olmadığı X² analizi yapılarak araştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmıştır. (X²:6.31 p<0.04)

Cinsiyet ile 52. Hafta SAKS ölçüm sonuçu grubları arasında istatistiksel olarak bir ilişki olup olmadığı X² analizi yapılarak araştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmıştır. (X²:10.13 p<0.01)

Cinsiyet ile 52. Hafta SSKS ölçüm sonuçu grubları arasında istatistiksel olarak bir ilişki olup olmadığı X² analizi yapılarak araştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmıştır. (X²:12.01 p<0.03)

Cinsiyet ile 26. Hafta Fobi Kendi Ölçüm sonuçu grubları arasında istatistiksel olarak bir ilişki olup olmadığı X² analizi yapılarak araştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmıştır. (X²:14.09 p<0.02)

IV.TARTIŞMA VE SONUÇ

Cinsiyet bağımsız değişkeni ile; hastalık grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki (X²:6.31 SD:2 p<0.04) mevcuttur. Erkek oranı fobi grubunda %53.3, OKB grubunda %70 ve anksiyete grubunda %48.3’tür. Fobi ile ilgili dünya literatürüne baktığımızda özgül fobi (%14.5, % 7.8) ve agorafobi’e (%7.9, %3.2) kadınların oranı iki kat yüksektir. Sosyal fobide bu oran bire birdir. (Eaten ve ark. 1991) Biz de bu oran bire bir çıkmıştır. OKB grubunda dünya literatüründe erkek kadın oranı eşit bulunmuştur. (Black 1974) Diğer bir çalışmada çocukluk dönemi başlangıçlı OKB’da erkek oranı %70 olarak bulunmuştur. (Hallingsworth ve ark. 1980., Swedo ve ark. 1989b) Bizim çalışma grubumuzda %70 erkek oranı çıkmıştır. Anksiyete grubunda literatürde kadınların oranı erkeklerden yüksek çıkmaktadır. (Helzer ve ark. 1987) Bizde de benzer sonuçlar bulunmuştur.

Cinsiyet bağımsız değişkeni ile; kişilik bozuklukları grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki (X²:12.12 SD:3 p<0.006) mevcuttur. Erkek oranı yok grubunda %71.2, A kümesi grubunda %50, B kümesi grubunda %36.1 ve C kümesi grubunda %56.0’dır. Cinsiyet açısından kişilik bozukluklarını dağılımın içeren bir ayrıntılı bulguya literatürde rastlayamadık. Anksiyete bozukluklarında B grubu kişilik bozuklukları kümesinde kadınların oranı %63.9 gibi yüksek bir orandır.

Cinsiyet bağımsız değişkeni ile; tedavi yaklaşımları grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki (ANOVA F:4.578 p<0.01) mevcuttur. Erkek oranı her gruptaki 60 hastanın farmakoterapi grubunda 42’si, psikoterapi grubunda 26’sı ve kombineterapi grubunda 35’dir. Buradaki dağılım eşit olması veya eşite yakın olması gerekirken bu mümkün olmamıştır. Farmakoterapi grubunda erkek oranı yüksek çıkmıştır. Bu çalışma grubunun örneklem hatasından kaynaklanmaktadır.

Cinsiyet bağımsız değişkeninin diğer faktörlerle karşılaştırılması istatistiksel olarak yapıldığında (X² analizlerinde) ; medeni durum, yaş grubları, hastalık süreleri, eğitim durumu, birincil destek grubu ile ilgili problemler, çevresel faktörlerle ilgili problemler, mesleki problemler, barınma problemleri, ekonomik problemler, sağlık kuruluşlarına ulaşım problemleri, yasal sistemle ilgili problemler ve diğer problemler açısından istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.

Cinsiyet ile meslek grubları arasında (X²:49.15 p<0.00), teşhis grubları grubları arasında (X²:6.31 p<0.04), 52. Hafta SAKS ölçüm sonuçu grubları arasında (X²:10.13 p<0.01), 52. Hafta SSKS ölçüm sonuçu grubları arasında (X²:12.01 p<0.03), 26. Hafta Fobi Kendi Ölçüm sonuçu grubları arasında (X²:14.09 p<0.02), istatistiksel olarak bir ilişki olup olmadığı X² analizi yapılarak araştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmıştır.

V. LİTERATÜR

There are no comments yet.

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked (*).

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>